0-36 AY ÇOCUK BAKIMI, BESLENMESİ VE SAĞLIĞI
Bu bilgileri Yeni Dogum Yapan Ve Cocuk Hakkinda Bilgisi Olmayan Kadinlarimiz Icin Paylasiyorum.
Tüm toplumlarda çocuklar, geleceğin yetişkini olarak özveriyle yetiştirilen, eğitilen ve eldeki tüm
olanaklar kullanılarak, gereksinimleri karşılanan değerli bireylerdir. Doğduğu andan itibaren çocuğun
karnının doyurulması, altının temizlenmesi ve uyku ihtiyacının giderilmesinin yanında zamanla
sevgi, ilgi ve oyun gibi yaşla değişim gösteren yeni gereksinimleri de ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle
yetişkinler çocuğun temel gereksinimlerini karşılamak için bu konuda neler yapmaları gerektiğini çok
iyi bilmelidirler. Özellikle 0-12 aylık süreçte çocuk tamamen bir başkasına bağımlı olarak yaşamını
sürdürür ve bu dönemde onun gereksinimlerinin karşılanması, sağlığının korunması, yeterli ve dengeli
beslenmesi geleceği açısından büyük önem taşır.
Yenidoğanın Fiziksel Görünümü ve Özellikleri
Doğum sonrası ilk 4 hafta içindeki bebekler yenidoğan olarak adlandırılırlar. Yenidoğanlar doğum
özelliklerine göre Normal, Prematüre, Düşük Doğum Ağırlıklı, Tosuncuk ve Sürmatür olarak 5 grupta
ele alınabilirler. Bunlar;
1. Normal yenidoğan: Uterusta 37-40 hafta kalarak gelişimini tamamlayan bebektir.
2. Prematüre: Gebeliğin 37. haftasından önce doğan bebekler, prematüre olarak tanımlanmaktadırlar.
Bu bebekler özel bakıma gereksinim duyarlar.
3. Düşük Doğum Ağırlığı: Gebeliğin normal sürede (37-40 hafta) sonuçlanıp bebeğin 2500 gramın
altında bir ağırlığa sahip olmasıdır. Bu bebeklerin de özel bakıma gereksinimleri vardır.
4. Tosuncuk: Gebelik normal süresinde sonuçlanmış fakat bebek 4000 gramdan daha ağır doğmuşsa
“tosuncuk” olarak adlandırılır. Bebeğin sağlığı riskte olabileceği için gözlenmesi gerekmektedir.
5. Sürmatüre: Normal doğum süresini 9-10 gün aşmış olarak müdahale ile dünyaya gelen bebeklerdir.
Bebek, sağlıksız olduğu gibi anne karnında ya da doğar doğmaz kaybedilebilir.
Anne babalar 9 ay boyunca doğacak bebeklerini beklerler ve doğduğu anda da dünyanın en
güzel bebeğinin kendi bebekleri olduğunu düşünürler. Oysa yenidoğan bir bebek, çocuklardan ve yetiskinlerden Daha Farkli Bir Gorunum icindedir.
Doğumdan sonraki ilk 4 hafta, yenidoğan (neonatal) dönemi olarak adlandırılır. Yenidoğan bebeğin
cildi, vernix caseosa denilen peynirimsi bir maddeyle kaplıdır. Bu madde hem yenidoğanın derisini
zedelenmelere karşı korur hem de ısı kaybını önler. Kafası vücuduna oranla çok büyüktür, yaklaşık
olarak vücut uzunluğunun dörtte biri kadardır. Başı, doğum sırasında deforme olmuş olabilir ve henüz
başını kontrol edememektedir. Boynu çok kısadır, çenesi hemen hemen hiç yok gibidir, burnu nispeten
yassı bir görünümdedir. Yüzü ve vücudu buruşuk bir görünümdedir. Doğumda bazılarının saçı vardır,
bazıları ise saçsız doğar. Bazılarının sırtında lanugo tüycükleri denen tüyler vardır. Hemen hemen tüm
bebeklerin gözleri buğulu bir mavi renktedir. Gerçek göz rengi altı aydan sonra belli olur. Kafatasında
kemikler arasında fontanel (bıngıldak) denen açıklıklar vardır.
İlk gaitası(dışkısı) ilk 24 saat içinde görülür ve buna mekonyum adı verilir. %95’i doğumu takip
eden ilk 24 saat içinde idrarlarını yaparlar. Göbek kordonu genellikle 6-10. günler arasında düşer.
Bazı yenidoğanlarda bu surenin uzadığı görülebilir. Bazı kız ve erkek bebeklerde anneden geçen
hormonlar nedeniyle memelerde şişme ve salgı görülebilir. Vücut ısısı doğumda anneninkiyle aynıdır.
Yenidoğanda baş ve göğüs çevresi hemen hemen birbirine eşittir. 1 yaşından sonra göğüs çevresi her
zaman baş çevresinden daha fazladır.
Temelde yenidoğanın fiziksel, fizyolojik ve refleksif özellikleri ileriki yaşam dönemi için önem
taşımaktadır. Bu özellikler şunlardır:
Yenidoğan Bebeğin Fiziksel Özellikleri
Göbek kordonu: Doğum öncesi dönemde fetüsün büyüme ve gelişmesi için gerekli gıda maddeleri
ve oksijeni anneden alıp bebeğe getiren ve bebekte oluşan atık maddeleri tekrar anneye götüren
organdır. Göbek kordonunun görevi doğumdan hemen sonra sona erer. Doğum sırasında bu kordon
bebekten 2 cm uzaklıkta olacak şekilde kesilerek bağlanır.
Bebeğin başı: Yenidoğanın başı vücuduna göre ¼ oranında büyüktür. Baş çevresi bebeğin başının
altındaki en çıkıntılı nokta ile alın çıkıntısından geçecek şekilde bir mezura ile ölçülür. Normal
yenidoğanın baş çevresi 34-36 cm, altı aylık olunca 44 cm, bir yaşında ise 46 cm olmalıdır. Bu
sınırların altında bir gelişim varsa bebek “Mikrosefali”, üstünde ise “makrosefali” olarak adlandırılır.
Bu durumlar izlem ve tedavi gerektirir. Baş kemiklerinin eklemleri arasında boşluk vardır. Bunlara
fontanel (bıngıldak) denilir. Doğumda 6 tane olan fontaneller, ön fontanel hariç, doğumu takip eden
ilk haftalarda kapanır. Küçük fontaneller iki-üç haftada, büyük fontanel çoğunlukla 12-18. aylar
arasında kapanır.
Bebeğin gözleri: Yenidoğan bebeğin göz bakımı önemlidir. Doğum sırasında doğum kanalında mikrop
almış olabilir. Ilık suya batırılmış steril bir gazlı bezle bir göz içten dışa doğru silinip o gazlı bez
atılmalı ve diğer bir göz için de yeni gazlı bez kullanarak aynı şekilde temizlenmelidir. Yenidoğan
bebekte net görme yoktur. Doğumdan sonraki ilk aylarda, görme alanı içinde; 45-90 derecelik açıda,
15-25 cm uzaklıktaki parlak cisimleri fark ederler. Yaklaşık üç aylıkken renkleri ayırt edebilirler. Görme
duyusunun gelişmesi dört aydan sonra başlar ve gördükleri eşyayı uzanıp almak isterler.
Bebeğin kilosu: Normal yenidoğan bebeğin kilosu 2800-3500 arasında olmalıdır. Bebeğin kilosu
mümkünse çıplakken ve aynı saatte ölçülerek yapılmalıdır. Doğumdan sonra yenidoğanın vücut
ağırlığında bir düşüş görülür. Bu yaklaşık %6-10’luk bir düşüştür. Daha sonra tekrar eski kilosuna
döner ve kilo artışı, büyümeyle birlikte devam eder. Normal büyüyüp gelişen bir bebek 6 aylık olunca
doğum kilosunun 2 katı olur, 1 yaşında ise 3 katına ulaşır.
Bebeğin boyu: Normal yenidoğanın boyu 48-52 cm arasındadır. Burada cinsiyetin etkisi ile erkekler
50-52 cm civarında kızlar ise 48-50 cm olabilir. Yenidoğan bebekler sert bir zemin üzerine yatırılarak
boyları ölçülebilir. Fakat bebeğin baş kısmının sabit olması önemlidir. 2 yaştan büyük çocukların boyu
ayakta duvara dayayarak ölçülür. Topuklar duvara dayanır. Başa düz bir nesne (cetvel, kitap
vb.) konur
ve işaretlenir. Yerden yükseklik mezura ile ölçülür.
Bebeğin göğüs ve karın çevresi: Yenidoğanda göğüs çevresi yaklaşık olarak baş çevresinden bir
buçuk-iki cm daha küçüktür. Bir yaşında eşitlenir ve sonra göğüs, başı geçer. Karın çevresi çocuğun aç
ve tok olmasıyla ilgili değişmekle beraber genellikle bir yaşın altında göğüs çevresi ile eşittir.
Mekonyum: Bebeğin ilk dışkısı olarak tanımlanır. Rengi koyu yeşil, siyah ve yapışkandır. Süt almaya
başladıktan 3-4 gün sonra renk değişir. Ortalama günlük gaita sayısı 3-7 arasındadır. Bebek 2-3 gün
geçtikten sonra gaita çıkarmamışsa karnı şiş ve kusuyorsa bebeğin anüsü (makat) doğuştan kapalı
olabileceği gibi bağırsaklarında doğuştan bir anormallik de olabilir. Bu durumlarda derhal doktora
başvurulmalıdır.
Bebeğin cildi: Yenidoğanın derisi çok yumuşak ve pembedir. Bebek yeni doğduğunda cildi, beyaz,
yağlı ve yapışkan bir madde ile kaplıdır. Verniks kaseoza denilen bu maddenin, anne karnında bebeği
mikroplardan koruduğu kabul edilmekte ve ilk hafta içinde bu maddenin çıkarılması için çocuğun
banyosunda şampuan ve sabun kullanılmaması önerilmektedir. Ancak bir haftanın sonunda bebeğin
çevreye uyum sağlamasıyla birlikte şampuan ve sabun kullanılarak bebek banyo yaptırılabilir.
Yenidoğanın omuz ve sırtında yumuşak ve sonradan dökülen tüyler (lanugo) mevcuttur.
Yeni doğan bebeğin fizyolojik özellikleri
Bebeğin duyuları: Yenidoğan bebekte duyular önemlidir. Bebek gürültülü seslere karşı hareketle cevap
verir. Koku duyusu yok denecek kadar azdır, 4 aydan sonra gelişir. Parmakla avucuna dokunulursa
sıkıca yakalar. Yanağına dokunulursa meme arar. Tatları ayırt edebilir. Görmesi net değildir, bir aya
kadar ancak bir metreye kadar olan çevreyi görür.
Bebeğin vücut ısısı: Yenidoğan bebeğin vücut ısısı doğumdan sonra geçici bir düşme gösterir. 48 saat
içinde normale döner. İlk günlerde günlük kalori ihtiyacı 55 cal/kg’dır. Bir haftanın sonunda 110cal/
kg’a yükselir. Bunu %50’si bazal metabolik ihtiyaç için %40’ı büyüme ve aktiviteler için % 5’i protein
metabolizması içindir. Kalan %5’i ise idrar ve gaita ile dışarı atılır.
Bebeğin solunumu: Yenidoğan bebeğin oksijen gereksinimi fazladır. Yenidoğan bebeğin en kritik
ihtiyacı olan gaz alışverişinin yeterli olabilmesi için solunum hareketleri önemlidir. Ortalama solunum
sayısı dakikada 30-40 arasındadır. Zamanla 25-35’e düşer. Bebeklerin yetişkinlere göre solunum sayısı
fazladır. Bebekler solunum olayını karın kasları ile yaparlar.
Bebeğin dolaşımı: Yenidoğanda kalp atışı dakikada 120-160 arasındadır. Bu hızlı atışlar bir yaşına
kadar devam eder. Bebeğin kalbinin çalışması, kalp kaslarının gelişmesiyle düzenli bir duruma gelir.
Dolaşım sistemi içerisindeki kanda, anneden plesanta ve süt yoluyla aldığı antikorlara rastlanır. Bu
nedenle doğumdan sonra bulaşıcı hastalıklara karşı 2-3 ay bağışıklıdır.
Bebeğe cinsiyet hormonlarının etkisi: Genellikle kız çocuklarında anneden geçen hormonların
etkisiyle bezlerinde kanlı bir akıntı görülebilir. Yine kız çocuklarında meme şişmesi ve sertleşmesi
olabilmektedir. Erkek çocuklarının da testislerinde su toplanması görülebilir. Bunlar zamanla geçer.
Bebeğin sindirim yapısı: Yenidoğan bebeklerin sindirim sistemi anne sütünü metabolize edecek
şekilde fizyolojik yapıya sahiptir. Ancak protein ve karbonhidratlara kıyasla yağların sindirimi daha
zordur.
Yenidoğan Bebekte Refleksler:
Yenidoğanlar dünyaya pek çok refleksle gelirler. Refleksler belli bir uyarıcıya karşı verilen istem dışı
fiziksel yanıtlardır. Reflekslerin bir kısmı bebek büyüdükçe ve istemli hareketler yapabildikçe ortadan
kalkar. Çoğu, doğumu takip eden aylar içinde yavaş yavaş ortadan kaybolur. Bir kısmı ise yetişkinlik
döneminde de devam eder.
Bebeklik ve Çocuklukta Büyüme Ve Gelişme
Çocuklarda bedensel gelişim belli zaman dilimlerinde bazen hızlı, bazen yavaş dalgalanma gösteren
bir süreçtir. Büyüme konusundaki araştırmalar, çocuklarda iki yavaş, iki hızlı olmak üzere dört belirgin
büyüme dönemi olduğunu göstermiştir. Doğum öncesi ve doğum sonrasının ilk altı ayında büyüme
hızı yüksektir.
Beslenme, bakım ve korumanın gelişimi yakından etkilediği bilinmektedir. Bunun yanında mevsimlerin
de etkisinden söz edilmektedir. Bütün çocuklarda olmasa da çocukların birçoğunda mevsimlerin boy
artışında etkili olduğu bazı çalışmalarda gözlenmenmiştir. Bunun nedeni tam olarak bilinmese de
ışık ve ısının endokrin sistem üzerindeki etkisi ile oluştuğu kabul edilmektedir. Bu alanda tiroid ve
adrenal korteksin etkisi diğer endokrin nedenlere göre daha belirgindir. Tiroid hormonu düzeyindeki
yükseklik büyümeyi artırırken kortizol düzeyi yüksekliği büyümeyi baskılamaktadır. Büyüme hormonu
ve insulin de mevsimsel değişikliklerden etkilenen diğer vücut kimyasallarıdır. Bedensel hastalıklar
gelişim üzerinde etkili görünseler de hastalık döneminde gelişimde ortaya çıkan duraklamaların
açığı, iyileşmenin ardından hızla kapatılır. Aynı şekilde prematüre bebeklerin normal ölçülere ulaşma
hızları da yüksektir. Araştırmalar, beklenen ağırlığın beşinci ayda, boy gelişiminin ise ilk altı ayda, en
fazla da ilk bir yıl içinde yakalandığını göstermektedir.
Bebeklik ve Çocuklukta Fiziksel Büyüme
Çocukların temel sağlık göstergelerinin başında büyüme gelmektedir. Fiziksel gelişim; boy uzunluğu,
kilo artışı, kemik gelişimi, dişlerin gelişimi ve değişimi, kas, beyin, sinir, sindirim, dolaşım, solunum
gibi sistemler ile duyu organları gelişimini kapsar. Fiziksel gelişimin en hızlı olduğu dönem, 0-2 yaş
arasındadır. Fiziksel gelişim, bireyin kişilik gelişimini doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle çocuğun
yaşamında büyük önem taşımaktadır.
Büyüme, çocuğun oluşumundan başlayarak gençlik döneminin sonuna kadar devam eder ve hızı genetik
ve çevresel (beslenme, enfeksiyon, gebelikte annenin kötü beslenmesi ve sigara içmesi, ekonomik
güçsüzlük
vb.) etmenlerden etkilenebilir. Bu nedenle büyümenin izlenmesi büyük önem taşır. Kızların
büyüme ve gelişimleri erkeklere göre biraz daha hızlıdır. Oyun çağı çocukluğu döneminde, bu hız
eşitlenir. Büyüme hızı farklı olsa da geçirilen aşamalar aynıdır. Büyüme ve gelişime etki eden etkili dış
faktörlerden bir tanesi beslenmedir. Çocukluk dönemi, sürekliliği olan bir büyüme ve gelişim dönemi
olması nedeni ile bu dönemdeki beslenme çok önemlidir. Bu dönemde kemiklerin uzaması, kas ve
iskelet sistemin olgunlaşması için proteine ihtiyaç vardır. Çocukluk döneminde yetersiz beslenme
kadar aşırı beslenme de büyüme ve gelişmeyi olumsuz yönde etkiler.