Bir hikayemidir bir gerçekmidir seni anlatmak yada anlatabilmek sana dedim tanımadan anlatıyorum seni gördüğüm dış görünüş değil öyle bir kalp var ki anlatılması güç diyecem ama anlatılacak kadar nadide bie çiçek o bir hikaye başlangıcıydı onu tanıdığımda yazmayı unutmuştum bana öyle bir güzel konuştu ki kalpten gelen bir mürekkep misali aktı kalemim her dem vurduğumda...
Seni anlatıyorum içinde bir kalem misali döktüğüm yüreğe bir damla akıttığın sevgin ile anlatıyorum. Sen öyle bir kız değilsin nasıl mı aslında dik başlı oturaklı görünebilirsin aslında çok değişik bir kibarlığın var senin içinde hep yaşıyorsun kendini anlatılmasını istedin sende merak ettin ne olduğunu kendi hayatına bir ritim koymuş hayatın zorluk şartlarına koşuşturmuş kendini kalbine bir tutam pınar eklemiş bir çiçeksin sen ismin gibisin bir araya geldiçe güzelleşen çiçeksin sen demiştim sana bir keresinde, Benim tarifim olmaz görmek önemli değil aslında sadece konuşman yeterli bir insanı tanımak demiştim.
Sen yardım sever sen hayatı gerçek yaşayan aslında içindeki acıları dökmeyi beceremiyen sensin konular içine hapis etmiş sensin işte anlatımlarım seni tarifinin bir bölümü olsun diyorum. Sen ki insanların çekinerek konuştuğu sen ki herkese kalbin ile yanaştığı bir kişisin ve seni anlatmak tek bir hikaye ile olmaz.
Tarifiydi bir karanlığın aslında döktüğü yaşammıydı döktüren gözlerin tesellisi hani anlatıyorduk ya bir seferinde söyle bana neyi nerde anlatayım seni mi dökeyim yoksa yaşamanın kalbindemi analtayım...
Kendisine bir kaç kez imalı şekilde sorduğumda kalbin mührünün olmadığı kanatine vardım. Aslında mührüde onun bakışıyla olacağının farkında değil hala kendini beğenmeme bitkinlik görüyorum onda olmaz aslında onun yüreğini anlatmıştım size işte bir nadide çiçek düşünün içinde öyle bir dünyası var ki kendi bulamıyor. Ne demiştim bir gün ona ben;
Sevdana bir pınar döksem
Kalbinin merhemi olurmuyum
Yüreğim taçlansa sevdana yel olurmuyum
Döken nağmelerin bir tanesi
Yeldeki bir fırtına olsa
Yine lodoslar da severim bir güneşin geleceği umuduyla...
İşte yüreğinin nefesini göremediği gibi kendi koku alamıyor ama o kadar güzel ki kendini onun olması için çaba göstermediğinden göremiyor işte kendi aslında köşelerde değil oturduğu yerde mevlamın lütfu o kağıdı eline aldığında öyle güzel dökmesi ki kanıtını gördü aslında kendiside ama görmemek için çaba gösteriyor içindeki perdeleri açacağı yerde kapatmakla uğraşıyor. Dökülen mısraları anlatarak ona her seferinde yani şöyle diyor;
Seni mi anlatayım kendine
Söylermisin nefes aldığında hava nasıl oluyor
İçindeki kıpırtıları duymuyormusun
Kuşlar baharın geldiğini anlatıyor
Her nefesinin alıp verişinde....
İşte tarif edilemiyor satırlar sürekli aynı şeyleri yazıyor ne mi yazıyor bir gönlü düşen nağmenin adısın sen diye işte öyledir kalbe bir damla yürek kazanmanın mimarıdır ya sevda dediğimiz kelamlar da hani şair kaldı mı içimizde artık kitabı olan hani bir ekranlarda kaldımı şair işte artık bizim mürekkebi kalbinde olan güzel gibi şairlerde gömüldü böyle güzel yürekliler kendi kabuğunda oldukça ne şair kalır ne hikaye sen kaybolma senin sevdanı hak eden bir insana değil yüreğini hak edenlere emanet etmesi gerektiğini anlatıyorum ona her mısramda çocukluğumuz gibi bir parka gittiğimizde yüreğimdeki o sıcak masum yüzümüz hep çıkıyor ya işte o masumluğunu kaybetme olur mu işte bizim mürekkebi yüreğinde akan kişi bir bölümünü daha anlatmaya çalıştım kendisi güzel yüreğine bir damla dökmesi için dolandığım bu yolda mısraların kaybolması için değil onun o mısralara desteği için çaba göstercem çünkü kalbi güldüğünde mısra değil dizelerin olduğunu görmesini sağlayacam anlatacağım ona bak şair olamam ben ama şiirim sen oldukça bir aciz kağıda yazan arzuhalci olan bir genç olarak hep kalacağım diye bekliyecem....
Şairin şiirleri mürekkebe bağlı bir ok gibi ise
Yüreğe dökülen nağmeler bir bulut ise
Sevda denilen o limanda
Bir sandal olmayı yeğlerim her seferinde...
Anlatımlarım belki basit belki size saçma gelebilir, bir gönül görüp onu anlatttığınız da siz de anlıyacaksınız ne demek istediğimi....
Yaşanılan gözlerde döktüğümüz bir dem değil aslında yaşanması güç olan dünyada üç beş kelam bizimkisi....
Vesselam...