Yıkıntılı zamanlar olur değil mi
İstemsizce yaptığımız duygularda
Söylemeye değil
Yüreğe döndüğümüz değil mi
Hepimiz de bir sırat olur yeri geldiğinde
Bazen o anlarda noktalamak gerekir çoğu şeyi
Tuttuğun el olsun tutmuyosa seni
Üzülmeden çekip gitmek değilmidir
Suskun kaldığımız değil mi
Bazı sebebsiz gözyaşlarında ağlıyoruz
Siz bilirmisiniz sözleri
Kafiyesi bile olmayan anlamı yüklendiği sözler
İşte sözler arkasına saklanıyorum diyelim artık
Belki yanlış olabilir
Belki sözler yok olduğunda olabilir
Kimsenin bilemiyeceği sözler değilmidir
Kimsenin tesellisi olduğundan değil yada etmesinden
Yılların biriktirdiği yorgunluk oldu
Artık beden ne dayanır ne kala kalır
Sözler kifayesiz demiştim ya
Bazı imtihanlarında sonu getirdiği oldu herşeyin
Baktığında ağladığın dostun mu var
Yoksa
Sırrını döktüğün can yoldaşın mı var
Yanlız düştüğümüz bu kuyudan tutacak ele medet ummadan
Doğruca yolun nereye değil
Işığın nerde olduğuna gitmek gerekir
İnsan şaşar beşer
Seçer gider döker doldurur
Lakin bu sefer çok ağır oldu
Kaldıracağımız yük yükler mevlam
Kulun dayanağı kalmayınca kala kalıe hee dem diyesinde
Ne fayda kaldı geriye
Şöyle baktığımda
Yıpranmış hayaller yıkılmış can diyebiliyorum
Bazınız gülüyosunuz
Bazını alay ediyorsunuz
Sizler demeyi çoktan bıraktım ben
Bu hayat sillesi vurdu geçti diyecem
Şimdi söylüyorum artıkın
Kaldığımız değil, yıkıldığımız sözler de kaybolmanın vakti
Derler nereye limanı belli olmayan arafa giderim
Kalemi bırakır vesselam diyelim
Kalan umudun değil,
Kırık kalemimle yok olmayı
Gözyaşının sel olduğu bir nevi
Sözün değil baglamanın tesellisinde kaybolan fasıl
Vesselam...
Not: EZbere değil kağıdın derbenti kırdığı gemide liman olması misali....