Naim Süleymanoğlu ( Ruhun Şad Olsun)
“Ben sadece Türk değil, Türkoğlu Türk'üm ve Türk olarak öleceğim!" 🇹🇷
-Naim Süleymanoğlu
Naim Süleymanoğlu (Bulgaristan'da değiştirilen adı: Naum Şalamanov; 23 Ocak 1967, Kırcaali - 18 Kasım 2017, İstanbul), Türk haltercidir. Birçok otoriteye göre tüm zamanların en iyi haltercisi olarak kabul edilir. Yapıca ufak tefek ancak çok güçlü olması nedeniyle Cep Herkül'ü olarak anılan Naim Süleymanoğlu, Türk Süpermen adıyla da anılır.
1967 yılının Ocak ayı 23’ü gösterdiğinde, Bulgaristan’ın Kırcaali şehrinde dünyaya geldi. Henüz 10 yaşında, evinin yakınlarında bulunan bir çocuk parkında oynarken Enver Türkileri tarafından keşfedildi. Kol boyu ve fiziği haltere ciddi şekilde elverişliydi. Ancak ilk olarak güreşe başladı. Güreşte bekleneni veremeyince, efsane olacağı haltere geçti...
Çok değil, yalnızca 5 yıl sonra ilk iki altın madalyasını kazandı bile. 15 yaşında, Brezilya’da düzenlenen Dünya Gençler Halter Şampiyonası’nda 52 kiloda iki altın madalya kazandı. Bu başarı onu, halter tarihinin en genç dünya rekortmeni yaptı. Artık şöhreti Bulgaristan sınırlarını aşmıştı…
Hal böyle olunca, dönemin Bulgaristan Devlet Başkanı Todor Jivkoc tarafından baskı altına alındı. Bulgaristan’ı uluslararası arenada temsil ettiği için Bulgarca konuşması isteniyordu. Hatta ismini bile
Naum Shalamanov yapmak istediler. Çünkü Naim’den daha iyi bir vitrin yoktu. Ancak Naim bu ve bunun gibi popülist fikirleresıcak bakmadı. O, her şeyden önce bir Türk'tü. Devlet tabanlı asimilasyon politikaları onu bir hayli mutsuz ediyordu.
Çare, Türkiye’ye kaçmaktı…
Bulgaristan Hükümeti, Naim’in Türkiye’ye iltica etmesini önlemek için onu uluslararası şampiyonalara götürmeme kararı aldı. Bu radikal karar, Naim’in nihai kararı vermesine yardımcı oldu. Kaçacaktı.
Naim Süleymanoğlu: Ben Türküm. İsmimi değiştirmek istemeleri bardağı taşıran son damla oldu.
1986 yılında Melbourn’de dünya şampiyonası vardı. Sıradan bir turnuva olmadığı için Bulgaristan Hükümeti, Naim’i göndermek zorunda kaldı. Bu tam da Naim’in beklediği fırsattı. 1 yıldır Türk yetkililerle şifreli yazışmalar gerçekleştiriyordu. Haberi alır almaz, Türk yetkililere mesaj uçurdu: Avustalya’ya gidiyorum…
Kimi vesikalara göre, dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın bizzat yönettiği ve Dışişleri Bakanlığı ile MİT'in dail olduğu bir ekip, kaçış planı yapar. Plana göre, Naim tuvaletten kaçırılacaktır. Beyhan Bahar isimli bir tıp öğrencisi, imza istemek bahanesiyle kafilenin arasına karışır. Naim de Melbourne’deki Dünya Şampiyonası’nı kazandıktan sonra bir anlık boşlukta Beyhan Bahar'ın yardımıyla kafileden ayrılır ve önceden belirlenen bir kafeye geçerler. Daha sonra cidden arkadaki tuvaletten kaçırılır…
Bazı vesikalara göre ise, Turgut Özal’ın operasyondan haberi yoktur.. Naim’in kaçtığını sonradan öğrenen Turgut Özal, ‘derhal buraya gelecek’ diyerek özel jetini gönderir.
Naim’in Türkiye’ye gelmesinin ardından, politik dengeler de değişir. Bulgaristan’da yaşayan Türkler artık ezilmiyordur. Bazıları baş kaldırarak eşit şartlara sahip olurken, bazılarıysa Türkiye’ye döner. Naim’in ilticası, Bulgaristan’dan Türkiye’ye göçleri başlatır.
Turgut Özal, Naim Süleymanoğlu’nu manevi evladı ilan eder. Artık 3 korumayla geziyordu. Ama Türkiye adına yarışması için önünde bir engel vardı; milli sporcu uygunluk kuralı…
Cardiff’teki Avrupa Halter Şampiyonası’na 1 yıldan az bir süre vardı. Ama bir sporcunun başka bir milli takım adına mücadele edebilmesi için, eski takımıyla son yarıştığı günden itibaren, 1 yıl yarışmadan beklemeliydi. Ya 1 yıl boşta kalma kuralı için bekleyecekti ya da iki ülke özel bir anlaşma imzalayacaktı.
Türkiye kesenin ağzını açtı. Dönemin parasıyla 1 milyon 200 bin lira karşılığında Naim Süleymanoğlu, Türkiye’ye transfer oldu. Parayı alan Bulgaristan Hükümeti, Naim’i Türkiye’ye bıraktı. Bu sayede Naim, Türkiye adına ilk kez Cardiff’teki Avrupa Halter Şampiyonası’nda yarışmış oldu.
Kariyerine tam46 dünya rekoru sığdırdı Naim. Bu efsane profil, Türkiye’de halterin tesisleşmesinde başrol oynadı. Kendini adeta haltere adamıştı. Jetlag olmamak için litrelerce kahve içiyordu. Hatta bunu o kadar abartmıştı ki; kanındaki kafein, doping sınırından 5-10 miligram azdı.
1988 Seul Olimpiyatları öncesinde sarılık oldu. Ama Türkiye’yi olimpiyatlarda temsil etmekten başka bir şey düşünmüyordu. Yaklaşık 2 ay hiç antrenman yapamadı, dönemin yetkilileri yarışmamasını telkin etti. Ama o bunu reddetti. “Bu ülke bana kucağını açtı” deyip, aradaki antrenman açığını kapatmak için günde 3 idman yaptı; sabah, akşam, GECE YARISI…
Seul’de altı Dünya, dokuz Avrupa rekoru kırdı. Ama zaten antrenmanlarda hep dünya rekoru kırıyordu. Dönemin gazeteleri hemen hemen her gün ‘geçersiz dünya rekoru’ manşetleriyle Naim’i haber yapıyordu.
Klasikleşen sportif başarılarından çok, karakterine ve hayata dair duruşuna yer verdik bu yazımızda. Gaziosmanpaşa’dan Time Dergisi kapağına uzanan bu yolculuk, sadece rekorlar, kupalar ve madalyalardan ibaret olmasa gerek…
Kaynak :
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]