Endülüs bölgesinin en önemli yerleşimlerinden biri olan Cordoba kentin en etkileyici yapısı Mezquita (Kurtuba Camisi) ile adını duyuruyor. 3 farklı büyük dinin hakim olduğu Cordoba’da bügün bu dinlerin hepsinin etkilerini ayrı ayrı görebiliyorsunuz.
Cordoba Guadalquivir’in nehir yatağında Romalılar tarafından kurulmuş. 716 yılında Müslüman Araplar’ın eline geçmiş ve Endülüs Emevileri’nin başkenti ilan edilmiş. 10. yüzyıla gelindiğinde artık dünyanın en gelişmiş kentlerinden birisi olmuş. Halife Hakem II döneminde İslami eğitimin merkezi haline gelmiş. 1236 yılında Katolik İspanyollar tarafından ele geçirilmiş.
Cordoba gezilecek yerler
Şehrin en güzel yanı hemen her yerine yürüyerek kolayca ulaşılıyor olması. Sokaklarda duvarlara ve balkonlara asılmış rengârenk çiçekler ile insan kendisini bir cennet köşesinde hissediyor. Tarihi kent merkezi UNESCO’nun İnsanlık Mirasları listesine alınan sokaklarda kaybolmak ise ziyaretçilerine huzura giden yolda kendisini bulduruyor.
Mezquita (Kurtuba Camisi – Ulu Camii)
Şehirde görülmesi gereken en önemli eser Mezquita olarak adlandırılan yapı. Mezquita ya da Kurtuba Camisi (Ulu Camii) dünyanın 3. büyük camisi. Caminin olduğu bölgede ilk olarak Roma tanrısı Janus adına yapılan pagan tapınak bulunuyormuş. Vizigotlar 572 yılında bu tapınak yerine bir kilise yapmışlar.
Cordoba 856 yılında Endülüs Emevi Devleti’nin başkenti olunca kilise Müslüman ve Hristiyanlar’ın ortak ibadethanesi olarak kullanılmış. 875 yılında Abdurrahman I Hristiyanlar’a arsa bedeli olarak 100.000 dinar ödeyerek kilisenin mevcut gotik sütunlarının üzerine Şam’daki Emevi camisinin örnek alındığı bir cami inşa ettirmiş. 1236’da Katolik İspanyollar şehri ele geçirince camiyi kiliseye çevirmişler. Burası hâlâ katedral olarak kullanılıyor.
Mezquita 12 € giriş ücreti verilerek geziliyor ama pazar günleri haricinde her gün 8:30-9:30 saatleri arasında ücretsiz gezilebiliyor.
Mezquita’yı kendimden geçerek saatlerce gezdim. Sırf bu şaheseri görmek uğruna Cordoba’ya geldiğim için çok mutluyum. Kuşkusuz ki dünya üzerinde gezilecek daha çok sayıda cami ve kilise var ama hepsi bir yana, tam 1.293 sütun üzerinde tüm ihtişamıyla yükselen Mezquita bir yana…
Roma Köprüsü (Puento Romano)
Romalılar tarafından 1. yüzyılın başlarında Guadalquivir Nehri’nin üzerinde yapılan Puento Romano Endülüs Emevileri devrinde restore edilmiş. Günümüzde şehrin simgelerinden biri halinde.
Tablao Flamenco Cardena
Flamenko gösterisi için Mezquita’nın yanındaki Calle Torrijos caddesindeki Tablao Flamenco Cardena’ya gidebilirsiniz.
Flamenko Endülüs halk müziği ve bu müziğin eşliğinde yapılan dansın adı. Yoğun kültürel geleneğe sahip olan dansın kökenleri hakkında birçok soru işareti var ama bölgedeki İberik halklar, Berberi-Arap Müslümanlar, İspanyol Yahudileri ve Çingeneler tarafından beraberce ortaya çıkarılan bir tür olarak kabul ediliyor. Bu dans 2010 yılından beri UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras listesinde yer alıyor. İspanya’nın bu eşsiz dansını izlerken insanın içi kıpır kıpır kaynıyor.
Alcazar de los Reyes Cristianos (Kraliyet Sarayı)
8. yüzyılda inşa edilen görkemli Alcazar de los Reyes Cristianos (Kraliyet Sarayı) ünlü İspanya Kralı Fernando ve eşi Kraliçe İsabel’e de ev sahipliği yapmış. Kral Fernando ve Kraliçe İsabel dünyayı keşfetmesi için Kristof Kolomb’u bu sarayın bahçesinde görevlendirmiş. Bunu simgeleyen heykel de tam bu noktada yükseliyor.
Alkazar’ın bahçesinin estetiğinin yansıma yaptığı havuz, kale görüntüsü ile birleşip fotoğraflarımda hayat buldu. Hayran kaldığım Alkazar, Mezquita’yla birlikte Cordoba gezime damgasını vurdu.
Roma Tapınağı
Yapımı İmparator Claudius (M.S 41-54) döneminde başlanan Roma tapınağı İmparator Domitian döneminde tamamlanmış.
Cordoba Sinagogu
Cordoba Sinagogu 1315 yılında inşa edilmiş. 1492’de Yahudiler’in şehirden sürgün edilmesinden sonra şapel, hastane ve hemşire okulu olarak kullanılmış. Bu sinagogu çok enteresan bulmadığımı söylemeliyim. Bunun bir sebebi de biraz öncesinde Mezquita’yı görmüş olmamın şımarıklığı olabilir tabii.
Casa de Sefarad (Sefarad Müzesi)
Casa de Sefarad (Sefarad Müzesi) 14. yüzyıl tipik Endülüs evi tarzındaki iki katlı bir bina. İspanyol Yahudileri’nin kültürü, tarihi, müziği, günlük hayatı tanıtılıyor.
Plaza Corredera
Plaza Corredera şehrin en ihtişamlı meydanların birisi. Burada İspanyol tatlısı churrios eşliğinde kahve yudumlamayı hayal etmiştim. Ancak sadece sabahları churrios servisi yapıyorlarmış. Ben de etrafı biraz seyrettikten sonra meydandan ayrıldım.
Juderia (Musevi Mahallesi)
Şehrin tarihi kalbinde bulunan Juderia (Musevi Mahallesi)’da flamenko ve at gösterilerini izleyebilir, dar sokaklarını gezebilirsiniz.
Iglesia de Santa Marina
Merkezden 15-20 dakika yürüyüş mesafesindeki Santa Marina bölgesinde 13-14. yüzyıllarda inşa edilen Iglesia de Santa Marina de Aguas Santas Kilisesi var.
Palacio de Viana
Santa Marina bölgesinde yer alan Palacio de Viana Cordoba avlularının güzelliğini yansıtıyor. Yalnız bu sefer de Alkazar’ın bahçelerinin muhteşemliğini görmüş biri olarak şımardığımı ve buradan çok etkilenmediğini söylemeliyim.
Bu arada bir konudan bahsetmeden edemeyeceğim: Şimdiye kadar gezdiğim şehirlerde çok az İngilizce bilen insana rastladım. Ben İngilizce sorduğumda onlar İspanyolca cevap verdiler. Nasılsa anlamıyorlar deyip neden Türkçe sormadım, o da ayrı konu. Ama el-kol hareketleriyle istisnasız çok güzel anlaştık. Kıssadan hisse: Seyahat etmek için ille de dil bilmek gerekmiyor.
ALINTI