Dün gece
Kalbimdeki hayalinden cesaretle
Kapkaranlık odamın tavanına çizdim resmini
Yattığım yerden
Hiç bir farkı yoktu
Daha önce çizdiklerimden
Her zamanki gibi güzeldin
Bir ara
Ve hiç utanmadan
Vücudunun tüm kıvrımlarında dolaşıp
Bütün çıkıntılarını hissettim ellerimde
Hem de uslanmaz bir aşık gibi
Sonra
Süzüp bütün engebeli vadilerini gözlerimle
En ücra köşelerindeki erguvanları seyrettim
Romantik bir hayalperest gibi
Ve bütün uykusuzluğuma rağmen
Hatta her yer kapkaranlıkken
En dik yokuşlarında tıkanıp soluk soluğa
Tutuklandım en karanlık çıkmazlarında
Azgın bir anarşist gibi
Daha önce hiç uğramadığım
En kuytu
En karanlık sokaklarına girip çıkıp
Mısralar düzdüm eşsiz bedenine
Sana susamış dudaklarımla
Deli gibi yitik bir şair gibi
Bütün mahmurluğuma
Bütün uykusuzluğuma rağmen
Çılgınca bir cesartele
Ve edepsiz bir asi gibi
Çocukça yuvarlandım
Uçsuz bucaksız tüm yeşilliklerinde
Yıldızlardan taç kondurup kâküllerine
Batık gemilerimle
Yunuslarımı yarıştırdım
Ölü bir ressam gibi
Masmavi gözlerinde
Gerdanındaki kesik çimen kokunu doldurup sineme
Göçebe kuşları yolcu ettim
Antika bir filozof gibi
O saçaklı eteklerinde
Hayal meyal hatırlıyorum şimdi
Atkuyruğu yaptığım saçlarına
Toka niyetine takıp Haliç’i
Uyudum usul usul
Ey sevilesi şehir İstanbul
...