Ay , Güneş’i deliler gibi sevmektedir ama bir türlü söyleyememektedir. Bir gün cesaretini toplar ve Güneş ‘e açılır.
Gece yarısı buluşmak üzere sözleşirler ama Güneş gelmez. Ay ,gece boyunca bekler ve ağlar. Ta ki sabah oluncaya kadar. Sevdiği kişinin oraya gelmemesi üzerine Ay ışığa sinir olur çünkü ışık Güneş’in gölgesidir . Ağlar . Durmadan ,usanmadan ağlar .
Ay artık Güneş’i olmadığı karanlık yerlerde dolaşmaktadır çünkü her ışık parçası ona Güneş’i hatırlatır .
Sadece geceleri dışarıya , sözleştikleri yerde bekler ta ki Güneş gelinceye kadar. Güneş gelince yine ortaklıklardan kaybolur. Günler , aylar ,yıllar geçmiştir. Ay artık ağlamaktan yorulmuş ve döktüğü her gözyaşı yıldız olmuştu.
Güneş’ini son kez görmek isteyen Ay’ı görürüz bazı sabahlar .
Onlara “Tutulma” deriz .
Bazı geceler görürüz, gökyüzünde yıldız olmayan.
Çünkü Ay Güneş’ini görmüştür o gün.
Alıntı
________________
Siyah neden gökkuşağında olmak istesin ki,
Gece tamamıyla ona aitken..
Karakalemle gökkuşağı çizmek gibiydi hayatım...