01 Ağustos 2021, 12:35 | #1 |
Cumhuriyet ve Milli Egemenlik Kavramı
21 Ocak 1921 tarihinde kabul edilen Teşkilat-ı Esasiye kanununun birinci maddesiyle hâkimiyetin kayıtsız şartsız millete verilmiş olması eski rejim taraftarlarını rahatsız etmişti. Anayasadaki bu madde ile Cumhuriyete gidildiği yolunda bir takım tahriklere maruz kalan Kazım Karabekir de Mustafa Kemal’den izahat istemişti. Mustafa Kemal Paşa cevabında amacın Cumhuriyet değil, “hükümdarın hukukunu tayin ve sınırlamada son birkaç asrın tecrübesi ve devlet kavramındaki millet hukukunun mana-i hakikisini etkin kılmak olduğunu” belirtmişti. Hâlbuki hâkimiyetin kayıtsız ve şartsız millete verildiğinin belirtilmesi o günlerin anlayışı ile zaten Cumhuriyet demekti. Meclisin en yaşlı ve hatırı sayılır üyelerinden Abdurrahman Şeref Efendi de Cumhuriyetin ilanı günü bu maddeye temasla maddenin gösterdiği manaya işaret etmişti.
Buna ilave olarak Osmanlı devletinin başkanı sıfatını haiz halife – padişahın konumunun mücadele başarıya ulaştıktan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından belirleneceğinin ifadesi de aslında devlet şeklinin ve anlayışının ne yöne gitmekte olduğunu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde göstermekteydi. Hâkimiyet, milletin temsilcilerinden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisinin elinde olacaktı. Bütün bu göstergeler müsait ilk fırsatta Cumhuriyet idaresinin ilan edileceğinin delili idi. Bu sırada meclisteki muhalefetin durumu Falih Rıfkı Atay’ın şu tarifine büyük ölçüde uymaktadır; “1923 yılının o haftalarında Büyük Millet Meclisinde Cumhuriyetçilik akımı var mıydı? Hayır. Mustafa Kemal ne yapsa ona itirazsız razı olacaklar dahi, içlerinden - keşke bunu yapmasa...- diyorlardı. Mustafa Kemal o mecliste fikir tartışmaları ile tabii bir “ekseriyet” elde edemezdi. İnce politika taktikleri ile bir teslimiyet havası yaratmalı idi”. Burada üzerinde önemle durmamız gereken husus Mustafa Kemal Paşa’nın durumudur. Büyük ölçüde Müdafaa-ı Hukuk Cemiyetlerinin kontrolünde geçen bir seçimle oluşturulan ikinci Meclise birinci dönemden muhaliflikleri bilinen milletvekillerinden girebilenler yok denecek kadar azdı. Mustafa Kemal parti adına adayları tespit ve ilan ederek dâhil oldukları seçimden başarılı çıktıklarını düşünmektedir. Adayları kendi seçmiştir, zira yapılacak seçimlerde “milleti iğfal ederek muhtelif emellerle mebus olmaya çalışacakların çok olduğunu” düşünüyordu. Mustafa Kemal seçim sonuçlarını milletin kendisi tarafından ilan edilen esasları tamamen benimsediğinin göstergesi olarak değerlendirmiştir. Ancak gelişmeler yakın çevresi içinde dahi Cumhuriyetin ilanı hususunda onunla aynı fikirde olmayan milletvekillerinin olduğunu gösterecektir.
________________
El Haset Min-El Mahrum
Kötü Niyetle İyi Murada Varılmaz ! ! ! |
|
|
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
|
|