02 Ağustos 2021, 23:02 | #1 |
Hızıra Söyle
Bediüzzaman Saidi Nursi Emirdağ veya Afyon hapishanesi'nde yatarken, bir gece Konya'nın Ladik kasabasına Ahmed Ağa'nın yanına geldi. Ahmed Ağa'nın yanında o anda sadece oğlu Zekeriya vardı.
Bediüzzaman tayy-i mekan ederek gelmişti. Ahmed Ağa'nın odasının eşiğinde, ellerindeki kelepçeyi ve ayaklarındaki zincirleri çözdü, içeri girdi: -Bu çıksın, dedi, Zekeriya'dan ötürü, konuşacaklarım var... Ahmed Ağa: -Mahzuru yok kardeşim, yabancımız değildir, oda duysun .., dedi. Bediüzzaman: -Ahmed Ağa, üstada Hızıra söyle, tahammülüm kalmadı, dedi. Ahmed Ağa: -Olur, söyleyelim kardeşim Said, dedi. Bediüzzaman tekrar anında kelepçeyi ellerine zincirleri ayaklarına takarak geri döndü. Bir müddet sonra aynı şekilde Bediüzzaman yine geldi ve: -Söyledin mi Ahmed Ağa?... Ne oldu netice? diye sordu. Ahmed Ağa: - Söyledim kardeşim Said, söyledim, dedi. Bediüzzaman: -Ne dedi Üstad? diye sordu. Ahmed Ağa: -Sabretmeni söyledi, dedi. Bediüzzaman bu cevabı alınca, bu defa kapıdan değil, pencereden çıkıp gitti. Yine elleri kelepçeli, ayakları zincirli idi. Şimdi söyle bir sorulsa, hem tayy-i mekan edebiliyor, hapishaneye girip çıkabiliyor, kelepçelerini çözüp takıyor. Hemde hapishaneden çıkmak için Hazreti Hızır'dan yardım istiyor... Bu nasıl oluyor diye bir soru akla gelebilir. Evliyalar bu güce sahiptirler. o kuvvet ve o tasarruf ellerinde var ama, izin almadan kullanamazlar. İşte Bediüzzamanda o tasarruf kendisinde olduğu halde üstadı Hızır'dan izin almadan kullanamamıştır. Kaynak : Ladikli Ahmet Ağa, Mustafa Özdamar |
|
|
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
|
|