IRCForumu.ORG   çatla net
Reklam Alanı


 
 
Seçenekler Stil
Alt 20 Haziran 2021, 02:54   #1
"Lâ Tahzen innALLÂHe Meâna"
Furkan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart Lincoln

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]


Yönetmen
Steven Spielberg

Senarist
Tony Kushner

Oyuncular
Daniel Day-Lewis
Sally Field
David Strathairn
Tommy Lee Jones

Tür
Biyografi, Tarih

Yapım
150dk. Abd, 2012



Spielperg filmlerinin klasiği olarak savaş sahnesiyle açılan film, Lincoln’un başkanlık döneminin (1861-1865) neredeyse hepsini kapsayan İç Savaş döneminden bir kesit veriyor. Kuzey-Güney mücadelesi etrafında gelişen kurguda Lincoln’ün avukatlığı döneminden anekdotlar ve (kıssadan hisse) hikâye anlatma özelliğiyle tecrübelerden ders çıkardığı gösteriliyor. Bu, didaktik bir şekilde ve bir anda değil, filmin içine yedirilerek verilse de bunun bir kahraman filmi olduğu ilk yarım saatte belli oluyor. Aile hayatından kesitler, karısı Molly ve savaşa gitmek isteyen büyük oğlu Robert’le ilişkilerinin Lincoln’un savaşla ve siyasetle ilgili karar verme sürecini etkilediği belli belirsiz ilân ediliyor.

Köleliğin kaldırılma yasası tartışmaları, Demokrat ve Cumhuriyetçi Parti içindeki hizipleşme, Lincoln’un liderliği, askeri başarı ve bunu izleyen barış süreci gibi girift konuları işleyen film, demokrasinin ne olduğu ya da ne olmadığı konusunda karmaşık mesajlar veriyor. Filmde demokrasi, çıkarcı, çoğunlukçu ve basit bir profil çiziyor. Örneğin, köleliğin kaldırılma tasarısının oylamasında gerekli milletvekili sayısına ulaşmak için rakip Demokrat Parti’nin “satın alınabilecek” milletvekilleriyle yapılan ikna turları ve pazarlıklar, demokrasinin içini boşaltarak,onu itibarsızlaştırıyor. Siyaset felsefesi bakımından ise herkesi kapsaması gereken “ortak rıza”nın bireysel çıkarlarla değişkenlik gösterdiğini görüyoruz. Yani, Hobbes’un hak edinmenin sürece bağlı olduğu ve temel hakların çerçevesinin doğal durumda değil, sözleşme sürecinde ve bireylerin uzlaşmasıyla edinilmesi görüşü bu duruma uymakta ve adalet araçsal hale gelmekte. Buna göre, köleliğin kaldırılması, kendinden menkul, kendisi içinde bir amaç değil; o süreçte gerçekleşen bir vak’a. Güneyin ekonomisinin köleliğe bağlı olduğu yalın bir dille, gerekli altyapı verilmeden sadece barış arayışları bölümünde bir sahnede gündeme geliyor, ama bunun sonunda ne olacağı, hangi sınıfların hangi haklarla donanacağı ve siyasanın (policy making) nasıl şekilleneceği verilmiyor. Bu, bugünkü “kestirmeci ve sonuç odaklı” yeni sağ anlayışa gayet uygun düşmekle birlikte İç Savaş dönemindeki Amerikan milliyetçiliğini ve ayrımcılığını meşrulaştırıyor.

Devrim süreçlerinde ortak görülen bir nokta, meşruluğun zaferden sağlanmasının istenmesi. Devrim süreci, keskin, ince ve geri dönüşün olmadığı bir çizgide ilerler ve elbette siyaset yapma pratiğini gerektirir. Filmdeki parlamento sahneleri demokrasinin nasıl bir ortamda, hangi tartışmalarla ve hangi usulde geliştiğini çok güzel göstermekte. Bugün, İngiltere’deki liderlerin ve milletvekillerinin-sembolik olarak-birbirlerinin göz bebeklerini görecek şekilde karşılıklı konumlanmaları ve kişisel atışmalardan sakınmamalarının örneği o zamanki Amerikan Parlementosu’nda da görülmekte. Film boyunca Lincoln’un devrimciliği vurgulansa da aslında en az onun kadar devrimci Cumhuriyetçi Parti’nin radikal kanadının başındaki Stephen A. Douglas (Tommy Lee Jones) da ayrı bir filmin konusu olmayı hak ediyor. Douglas da Lincoln gibi Springfield/Illinois’de avukat ve arkadaşlık hukukları geçmişe dayanıyor. Örneğin Lincoln başkanlık için adaylığını koyduğunda Douglas, kendisinin “ele geçirilmesi zor inatçı bir siyasetçi” olduğunu söylüyor. Düşünce adamı ve olgun Lincoln ile pragmatik ve oportünist Douglas karşıtlığı filmde yer bulsa da, Lincoln’un bu dönemdeki siyasi kararlarında Douglas’ın yeri yadsınamaz.

Siyaset felsefesi bağlamında Douglas’ın parlamentoda yaptığı eşitlik tartışmasıyla doğal haklar ve sonradan kazanılmış haklar ve “insan olma, Hristiyan olma ve eşit yaratılma” unsurları da pozitivizm-din ayrımı bağlamında incelikli bir şekilde veriliyor. Bunlar, izleyiciyi düşünmeye sevk edebilecek önemli temalar. Buna rağmen, parlamentodan geçen köleliği kaldırma tasarısının kamuoyu ayağının sadece birkaç yüzeysel gösteriyle temsil edilmesi sivil toplum denilebilecek kesim hakkında bilgi sunmuyor. Bu gösterilerde hangi sınıf siyahilerin, nasıl biraraya geldiğini göremiyoruz. Yine, “res publica” denilebilecek yönetimin kimde olduğu, egemenin kim olduğu-Başkan mı, Parti mi- filmde dönem dönem değişiklik gösteriyor. Daniel Day-Lewis ve Tommy Lee Jones’un oyunculukları ve Spielberg’in prestiji hatırına, filmi dönemin siyasi tarihiyle ilgili büyük bir beklenti olmadan bir kahraman filmi olarak izlemek gerekiyor.


Alıntı
________________

Düştüğüm her kuyudan mücadele ederek çıkmayı çocukken öğrendim.

"Aslolan hayattır, hayat da BEŞİKTAŞ"

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
 


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 09:56.