30 Mayıs 2024, 22:04 | #11 |
İlk izlenim aldatır.
Dış görünüşün hilesidir bu. Her şeyin dışı süslü bir yalan, tüm dünyayı kandıran. |
|
|
01 Haziran 2024, 16:29 | #12 |
"Bir taş yürekliye içimi döktüm,
Onurumu çiğnettim düşüncesizce. İçimden bir ses suçlusun diyor; Ama öyle güçlü, öyle küstah ki o suç, Azarlara gülüp geçiyor." |
|
|
01 Haziran 2024, 16:31 | #13 |
Burası benim mezarlığım gibiydi, kendimi ve Ege'yi oraya gömmüştüm aylar önce, ve aylardır bir kez bile ziyaret
etmemiştim bu mezarlığı... Şimdi ziyaret vaktiydi, şimdi o mezarlığı sulama vaktiydi... Şimdi konuşma vaktiydi. İçimizi dökmemiz gerekiyordu. Parmaklarım harflerin üzerinde öylece durmuş bekliyorlardı. Uzun zamandır yazmıyordum ve bu benim için çok zor olacaktı, biliyordum... Ama içim öyle dolmuştu ki artık dünyanın taşıyamayacağı kadar ağırlaşmıştım. İçimi dökmek beni hafifletecekti... Ben tuşlara bastıkça içim dökülmeye başladı... İçimi o kadar döktüm ki her yer ama her yer içimle doldu.. |
|
|
01 Haziran 2024, 16:33 | #14 |
Aldanıp içimi döktüm onlara ben. Dökülene basıp geçtiler.
|
|
|
01 Haziran 2024, 16:33 | #15 |
Öylesine işte, aniden, hiç sebep yokken. Mor çiçeklere döktüm içimi baharlar geldikçe ve baharlar geçtikçe..
|
|
|
01 Haziran 2024, 16:35 | #16 |
Tek tek ölüyor kim varsa içimde, Dışımdaki kalabalığın, içimin tenhalığından haberi yok...
|
|
|
01 Haziran 2024, 16:35 | #17 |
"Sevgi kokuyor bu yol.
Sen geçmiş olmalısın" |
|
|
01 Haziran 2024, 16:38 | #18 |
Sözcükleriyle dokunabiliyorsa eğer
rakamdan ibaret tüm mesafeler... |
|
|
18 Haziran 2024, 00:58 | #19 |
İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermedigi için. Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için. |
|
|
18 Haziran 2024, 01:01 | #20 |
Bir şarkın olsun. Senin olsun. Hayatına her giren insana “bu benim şarkım bak” diye dinlet. Bir gün o kişinin hayatından çıktığında bir radyoda denk gelirse, seni hatırlasın.
Tek bir parfümün olsun. Özdeşleşmek iyidir. Dünya bu illa ki bir tek sen kullanmayacaksın. Öyle bir sana ait olsun ki, bir yabancıda bile duysa “acaba burada mı” diye kokuyu duyanın gözü seni arasın. Bir tane en yakın arkadaşın olsun. Sadece kötü günde değil, iyi günde de aradığın ilk kişi olsun. Birlikte düşün, birlikte kalkın. Birbirinizi toparlayın. Yaralarınızı sarın. Herkes gittiğinde “şanssızlığınıza” biraz gülün, biraz ağlayın. Bir tane çok büyük aşkın olsun. Rakıya bahane olsun. Bir dönem çok sevmiş ol, bir dönem nefret etmiş. Her şey küllendikten sonra tebessümle hatırla. Biraz da bir yanın acıyarak. “O olsaydı nasıl olurdu acaba hayatım?” diye sorgulayarak. Artık bir şey hissetmesen de “başına bir şey gelse yine de ilk ben koşarım” diyecek kadar. Unutma, masallar mutlu sonla, efsaneler kavuşamamakla biter. Bir evlat edin. Bir kedi olur, bir köpek de. Ama olsun. Kapılarını aç. Senden olmayan ama senin ilgine bakımına muhtaç bir kalbin atışlarını ellerinde hisset. Bir canlının hayatını değiştirmek acayip bir şey. Birinin kahramanı olmak istersen bundan büyük fırsat olamaz. Sevmek çok güzel. Hele bir de her koşulda sevilmek. Bol bol kitap oku biri seni derinden etkileyene kadar oku. Onu bulduğunda kimseyle paylaşma. O hikâye senin. Beğenmediğin sayfayı yırt sevdiğin yerleri yıldızlarla donat. Başucunda dursun. Belki bir gün biri gizlice o sayfaları keşfeder. Seni daha iyi tanıma imkânı olur. Salaş bir restoran edin. Patronundan garsonuna kadar tanı. Kafan mı bozuk, mekân dolu mu, sana yer açacakları kadar müdavimi ol. Bir masan olsun hep oturduğun. Bir başına gitsen bile başına bir şey gelmeyeceğini bil. Bir gün belki kapanır ya da yıkılır. Ama sen önünden her geçtiğinde “burada eskiden hep bir yerim vardı” dersin. Bir hobin olsun. Kaçmak için. Hiç bir şey düşünmediğin. Dünyadan uzaklaşabildiğin. Onunla övün. En iyi yaptığın şey olsun. İnsanlar şaşırsın. Senin için çocuk oyuncağı olsun. Bir şey iste. İmkânsız olsun. Peşinden koş. Yorul. Defalarca vazgeç. Defalarca dene. Susmanın çaresizliğini de yaşa bağırmanın da. Uykuların kaçsın. Düşündükçe saç diplerin bile uyuşsun. Her ne ise bu istediğin, aşk da olur iş de. Bağrına taş bas gerekirse. Yeter ki gece yatağına yattığında “ben elimden geleni yaptım” de. Bazen kazanamamış olsan da, yapabileceklerinin ya da bir şeyi delice istemenin limitini görmek de zaferdir. Vakit ayırdığın bir ailen olsun. Yarın kaybettiğinde keşke daha çok zaman ayırsaydım demeyeceğin. Pişmanlık kötüdür. Bir daha geri getirmeye gücünün yetmedikleri içinse, işkence. Kıymetini bil. Yarın ne olacağı belli değil. Kalp krizi dediğin bir kaç saniye. Kalp kırma. Sınırların olsun aşılamayacak. Duvarların olsun yıkılamayacak. Herkes bilsin. Ona göre davransın. Bir alanın olsun metre karesi dert değil. Kapısını kapattığında gerçek sen olabildiğin. Dört duvardan birinin dibine çöküp ağlayabildiğin. Güçsüzlüğünü yaşayabildiğin. Sonra daha güçlü kalkabildiğin. Kaldığın yerden devam edebildiğin. İnsan en Çok kendini özlüyor çünkü. Bir sevdiğin olsun tabi. Belki hayallerindeki gibi olmaz koşullar ama bir şeyleri birlikte var etmenin tadı bir başka. Para amaç değil araç olsun mutluluğuna. Olmadığı zaman da elindekini cömertçe paylaşabil. En çok onla gül. Saatlerce muhabbet edebil. Birbirinize ulaşamadığınızda, “başka biriyle mi acaba” diye değil “başına bir şey mi geldi” diye endişelen. İlişkini başkalarıyla kıyaslama. Biri sevdiğini çok söyler, biri daha çok gösterir. Sen de biri eksikse bu seni daha az seviyor demek değildir. Telefon karıştırmakla ömür geçmez. Bir insan bir şey yapmak isterse yapar. Kalbin temizse, sen araştırmadan da karşına çıkar korkma. Sonuna kadar güven. Bir gün kırılırsa kalp yenisini inşa eder. |
|
|
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
|
|