06 Ağustos 2021, 21:04 | #1 |
Süleyman’ın kıssası
Süleyman’ın kıssasını çok seviyorum. Neml suresi, biz Müslümanlar için dünyamızı imar konusunda nice hikmetler barındırıyor. İslam’ın dosdoğru yoluna uyduğunda Allah; cinleri, kuşları, insanları sana amade kılıyor. Hz. Süleyman’ın ağzından şöyle bir ayet var Neml suresinde “Andolsun, biz onlara karşı koyamayacakları ordularla gelir ve onları oradan aşağılanmış ve küçük düşürülmüş olarak çıkarırız.” Karşı koyamayacakları bir orduya sahip olmak... Teslim olduğun dini, temsil edebildiğin kadarsın. Ardından gelen şu ayete bakabilir misiniz? Süleyman aleyhisselam Belkıs’ın tahtını yanında isteyince olan olaylar... Bu nasıl bir medeniyet seviyesi, Allah’ın bizim için önümüze koyduğu yüce ufuk, dar açılarımızı kırıp atması gereken bir ışık: “Kitaptan bilgisi olan biri, ‘Ben onu, gözünü kapayıp açmadan sana getiririm’ dedi.” Ve getirdi. Mübalağa değil, hakikaten o kadar az sürede getirdi. Araçlara bir bakın. Tabiki dahası da var, - Ona, “Köşke gir” denildi. Kraliçe salonu görünce, onu oraya toplanmış su sandı ve eteğini topladı. Süleyman, “Bu, billûrdan yapılmış bir köşkün şeffaf zeminidir” diye uyardı. Kraliçe, “Rabbim, ben gerçekten kendime zulmetmişim! Artık Süleyman’la beraber âlemlerin rabbi olan Allah’a teslim oldum” dedi.- Rabbine karşı boynunun büküklüğünü ne zaman ifade etti? Süleyman’ın iman ettiği dinin, o olağanüstü temsilliğini gördüğünde. Tabiki de Allahu A’lem.
İşte ağrıma gidiyor. Böyle bir norma, ab-ı hayat damarına sahip ümmetin hangi birine üzüleceğimize şaşırdığımız zulümlerle dolu olması ağrıma gidiyor. İsyan değil. Kendimize kızgınlık. Ve aksiyon için çırpınma vaktinin gelmiş olması. Allah’ım bizi muvaffak eyle. Alıntı #serazad |
|
|
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
|
|