21 Nisan 2023, 17:27 | #1 |
KUBBETUL HADRA ( Yeşil Kuppe)
Sultan l. Mahmud, âşık gõnüllerin Efendimize olan hasretlerini bir nebze de olsa dindirebilmek ūmidiyle Eyüp Sultan Türbesine Allah Resûlü'nün mübarek ayak izini koydurmuştur. (Ziya Demirel-Avni Arslan, Osmanli'da Peygamber Sevgisi, s. 89) Sultan ll. Mahmud devrinde ise, Ravza-i Mutahhara'nin yipranan kısımlarınin tamiri ve Yeşil Kubbenin yenilenmesi söz konusu olunca, işinin ehli mimar ve ustalar, Pâdişah emriyle derhal Medine-i Münvvere'ye gönderimiştir. Bu mühendis ve mimarlar, kendilerine tevdi edilen bu nâzik vazifeyi, Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-'in rûhâniyetini rahatsız edecek en ufak bir kabaliğa veya edebe mugâyir bir harekete mahal vermeden yerine getirebilmek için, tâmirat srasında hiç dünya kelâm konuşmamak üzere anlaştılar. Sonra da kendi aralarında şöyle bir dil geliştirdiler: "Sen, <Bana tuğlayı uzat yerine; Allah! de. Ben, <Su ibriğini uzat yerine; Bismillah!> diyeyim. Sen, çekici uzat yerine; Lâ ilâhe illâllah!> de... Bõylece Yeşil Kubbe, âdeta bir zikir meclisinin feyiz ve rûhâniyet iklimi içerisinde inşâ edildi. Bu şerefli hizmette bulunan ustalar, her taşı abdestli olarak ve besmeleyle yerine koydular. Yine bu tâmir esnâsında gürültü çıkarmasın diye çekiçlerine keçe bağlamaları, misli görülmemiş birer edep ve ihtiram numûnesidir.
________________
BEN GEÇMIŞIMI DÜRDÜM, BÜKTÜM, ÇÖPE ATTIM. ÇÖPÜ KARIŞTIRMAK KÖPEKLERİN İŞİDİR... |
|
|
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
|
|