IRCForumu.ORG   Hepsohbet net
Goygoy


Mustafa KEMAL ATATÜRK Ulu Önder M.Kemal Atatürk hakkında herşey.

 
 
Seçenekler Stil
Alt 18 Mayıs 2023, 11:33   #1
Standart Atatürk'ün "hataydı" dediği evliliği ve Fikriye Hanım'ın trajedisi

Atatürk'ün "hataydı" dediği evliliği ve Fikriye Hanım'ın trajedisi


Fikrîye Hanım’ın elim trajedisi Mustafa Kemal’in hayatında büyük bir sarsıntıya sebep olmuştu; fakat Latife Hanım ile olan evliliğini korumak ve o trajediyi geride bırakmak istiyordu.

Paşa’nın yaveri Salih Bozok’un aktardığına göre, Mustafa Kemal Atatürk o sabah kendisini biraz toparlamış bahçede yeni yavrulamış köpekleri tebessümle izleyip avunuyordu.

Hadiseden en az kendisi kadar etkilenen eşi Latife Hanım’ı yanına çağırarak onun da biraz sükûn bulması için seslendi; fakat Paşa’nın dalgınlıkla yaptığı hata, evliliğinin bir daha düzelmeyecek şekilde uçurumdan aşağı yuvarlanmasına sebep oldu.

O sabah Mustafa Kemal Paşa, eşi Latife Hanım’a seslenirken ağzından Latife yerine Fikrîye ismi çıkıvermişti.

Yaver Bozok bu olayı şöyle nakledecekti;

Bu, yatak odalarının ayrılmasına kadar varan kavga nedeni oldu. Bununla da sonuçlanmadı, Latife bir telgraf çekerek anne ve babasını Ankara’ya çağırdı.

(Latife ve Fikrîye: İki Aşk Arasında Atatürk – İsmet Bozdoğan)


Fikriye’nin trajedisi ve Paşa’nın bu bir anlık hatası Latife Hanım’ın Paşa’ya olan hışmını iyiden iyiye artırmıştı.

Paşa’nın, Kılıç Ali ile oturduğu bir akşam gecenin uzamasına öfkelenen Latife Hanım Paşa’ya dönerek;

“Kemal, kalkıyor muyuz?” diye sordu.

Latife Hanım’a kulak asmadan Paşa’nın konuşmaya devam etmesi üzerine Latife Hanım hışımla üst kata çıkarak topuklu ayakkabılarıyla, Paşa’nın bulunduğu salonun üst katında, Yaver Bozok’un ifadesiyle ‘Topuk Senfonisi’ne başladı.

Latife Hanım Paşa’nın sohbetini bölmek ve onu da yukarı getirmek için ayaklarını yere üst üste vurarak büyük bir gürültüye sebep oluyordu.

Bunun üzerine Paşa, Kılıç Ali’ye dönerek şunları söyledi;

Hayatımda yaptığım hatalardan biri de evlenmektir. İşte görüyorsunuz, ordular yönettim, meclisler yönettim, savaşlar yaptım, kazandım; ama bir kadını yönetemiyorum.

(Latife ve Fikrîye: İki Aşk Arasında Atatürk – İsmet Bozdoğan)


Yaşanan tüm gerilimlerden sonra 25 Ağustos 1925 yılında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, eşi Latife Hanım’dan resmen boşandı.

Bu evlilik yaklaşık 2 yıl 6 ay 4 gün sürdü. Paşa, bu olaydan sonra bir daha hiç kimseyle evlenmedi.

Lakin bu evliliğin sonrası da öncesi de elim olaylar ve trajedilerle doluydu.

Süreci daha iyi anlamamız için şeridi biraz daha geriye sarmamız gerekecek.


Çankaya’nın ilk hanımefendisi: Fikrîye

Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara yıllarında hayatına dahil olan ilk kadın Fikriye Hanım oldu.

Fikriye, Zübeyde Hanım’ın ikinci eşinin yeğeni, yani Paşa’nın uzaktan bir akrabasıydı.

Çocukluk yıllarında Mustafa Kemal ile akraba ilişkisi bulunan Fikriye’nin Mustafa Kemal’e büyük bir hayranlığı vardı; fakat Paşa’nın annesi ve kız kardeşi; Fikriye ve Paşa’nın arasındaki ilişkinin duygusal bir münasebete dönüşmesine asla izin vermedi.

Bu durum bilhassa Fikriye ile Mustafa Kemal’in kız kardeşi Makbule Atadan arasında şiddetli kavgaların yaşanmasına sebep oluyordu.

Fikriye sonraları Mısırlı bir zengin ile evlenmiş; fakat onun hareminde olmayı gururuna yediremeyerek İstanbul’a dönmüş bir duldu. (Atatürk’ün Hayatındaki Kadınlar – Altan Deliorman)

Mustafa Kemal’in eski dostlarından Mithat Bey, Mustafa Kemal’in Ankara’daki günlerde Paşa’nın evinde bir kadının olması gerekliliğini Paşa’ya açtıktan sonra Fikriye Hanım’ın İstanbul’dan Ankara’ya getirilmesini tavsiye etti.

Atatürk, çocukluğundan beri tanıdığı Fikriye’nin Ankara’ya gelmesi teklifini olumlu yaklaşarak kabul
etti. Fikriye, bunun üzerine Ankara’ya getirildi.

Kısa sürede Çankaya’daki herkesin sevgi ve sempatisini kazanan Fikriye, Mustafa Kemal Paşa’nın şahsi hayatının düzene girmesine vesile oldu.

Kendini her şeyiyle Mustafa Kemal Atatürk’e adayan Fikriye Hanım, bir gün Paşa’nın kendisiyle evlenmesi hayalleri içinde oldukça saadetli günler yaşıyordu.


İzmir alev alev yanarken asıl ateş Latife Hanım’ın kalbine düşmüştü

Mustafa Kemal Paşa, İzmir’e girdiğinde Uşakizadeler’in konağında kaldı ve bu süreçte ailenin Avrupa tahsilli genç kızları Latife Hanım kendilerine refakat etti.

Latife henüz yirmili yaşlarında kumral saçlı, ela gözlü, orta boylu ve yuvarlak yüzlü bir kızdı.

Eğitimi Mustafa Kemal Paşa’yı etkilerken Paşa’nın da heybeti Latife Hanım’ın gönlünü yangın yerine çevirmişti ve bunlar yaşanırken İzmir alev alev yanıyordu.

Mustafa Kemal yanan evler arasında Latife Hanım’ın ailesinin konakları da olduğunu öğrenince üzüntülerini bildirmişti.

Latife ise Paşa’ya cevaben;

Neyimiz var, neyimiz yoksa isterse yansın Paşam! Bütün İzmir yansın! Karış karış yansın isterse… Sizin buyruğunuzda yeni bir İzmir yaratırız! Yeter ki siz başımızda olun. Yeter ki size bir şey olmasın.

(Latife ve Fikrîye: İki Aşk Arasında Atatürk - İsmet Bozdoğan)


Mustafa Kemal Paşa ile Latife Hanım arasındaki yakınlaşmaya tanık olan Yaver Bozok’un ise aklı Fikriye Hanım’daydı.

Her ne kadar herkes Latife Hanım’ı Paşa’ya daha çok yakıştırsa da Fikriye Hanım’ın Paşa’yı daha çok hakkettiğine dair hiç kimsenin bir kuşkusu yoktu.

Mustafa Kemal ise annesi ve ablasının Fikriye Hanım’a olan muhalefetini iyi bildiğinden böyle bir evliliği aklından dahi geçirmiyordu; fakat Latife ile evlenmek konusuna da sıcak bakmıyordu.

Bir gün ansızın İzmir’den ayrılma kararı alan Paşa bu durumu Latife Hanım’a bildirmek dahi istemedi; ama Latife’nin bunu öğrenmesi üzerine bir bölük askerini Latife Hanım’ın evinde bıraktı.

Bu Latife Hanım’ı tamamen aklından silip atmadığı ve geri geleceğinin bir işaretiydi; ama Paşa Ankara’ya döndükten sonra Latife Hanım ile mektuplaşmamış kendisine gelen sayısız mektubu yalnızca Yaver Bozok’a gönderttiği kısa telgraflarla cevaplamakla yetinmişti.

Mustafa Kemal, Ankara’ya döndüğünde ilk iş olarak ciğerlerinden hasta olan Fikriye Hanım’ın Avrupa’ya gönderilmesini talep etti.

Zaten Latife’nin ismini gazetelerde duyan Fikriye Paşa’nın bu telkinleri karşısında iyice kıskançlık krizlerine girmiş; fakat Ankara’dan Almanya’ya tedaviye gitmeyi çaresizce kabul etmişti.


Latife ismi Zübeyde Hanım’ın kulaklarına da fısıldanmıştı

Fikriye, gitmeden kısa bir süre önce birkaç kez kriz çıkartmaya çalışmışsa da bunda başarılı olamamıştı.

Çaresiz ve sessiz bir şekilde Ankara’yı terk etmişti, kendisini uğurlamaya yalnızca Halide Edip Adıvar gelmişti.

Fikriye Ankara’yı terk ettiği sıralarda Mustafa Kemal Paşa, Latife Hanım ile evlenme fikrini zihninde iyice olgunlaştırmıştı.

Bu düşünceler bir şekilde Zübeyde Hanım’ın kulağına da çalınmıştı.

Kurtuluş Savaşı’nın henüz başında İstanbul Hükümeti tarafından Mustafa Kemal’e çıkartılan idam kararı sonrası Paşa’nın yaverini karşısında gören Zübeyde Hanım, oğlu Kemal’in idam edildiği zannına kapılarak geçirdiği inme sonrası bir türlü toparlanamamıştı; fakat Latife Hanım ismini duyan yaşlı ve hasta anne biranda canlanmış hayatındaki son arzusunu gerçekleştirmek için harekete geçmişti.

Zübeyde Hanım İzmir’e gitmek istediğini oğluna bildirdi, Paşa’nın tüm muhalefetine rağmen İzmir’e gitmeyi aklına koyan Zübeyde Hanım, Mustafa Kemal Paşa’yı ikna etmeyi başardı.


Öyle ki Paşa, annesini uğurlamadan önce ona eşlik edecek Yaveri Bozok’a eğer annesi yolda ölürse yakınsa Ankara’ya getirmeleri; değillerse sonrasında ziyaret edebilecekleri bir yere defnetmelerini rica etti.

Oysa yolculuğa hazırlanan Zübeyde Hanım adeta yeniden gençleşmişti.

Yolda Yaver Salih Bozok’a dönerek, İzmir yolculuğunun asıl amacını Rumeli ağzıyla şöyle açıklamıştı;

Vardır bir Lütfiye İzmir’de. Benim oğlum beğenmiş o kızcağızı… Alıp kendine karı yapacak… Gidip bakayım nasıl bir kızdır, oğluma yakışır mı yakışmaz mı?

Görür müsün sen benim Mustafa Paşa’mı… Bırakmıştır bir Fikriye, tutturmuş bir Lütfiye.. Sever mi bu Lütfiye benim oğlui, sen süyle Salih oğlum?

(Latife ve Fikrîye: İki Aşk Arasında Atatürk – İsmet Bozdoğan)


Zübeyde Hanım İzmir’e vardığında Latife Hanım tarafından oldukça hoş karşılanmış, hiçbir şeyde kusur olmamasına büyük özen gösterilmişti; fakat Yaver Bozok’un anlattığına göre bu evlilik Zübeyde Hanım’ın içine sinmemişti.

Bu konuşma Mustafa Kemal Paşa’ya hiçbir zaman aktarılamadı.

Zübeyde Hanım, oğlu İzmir’e gelemeden hayata gözlerini yumdu. Onun defnedilmesi işlemleriyle Latife Hanım yakından ilgilendi.

Atatürk, İzmir’e vardığında Kazım Karabekir Paşa ile annesi Zübeyde Hanım’ın mezarına uğradı.

Arkasından Latife Hanım’ın konağına gelerek vakit kaybetmeden Latife Hanım ile evlenmek istediğini Uşakizade ailesine bildirdi.

29 Ocak 1923 yılında sessiz sedasız bir şekilde Muammer Bey Köşkünde Latife Hanım ile dünya evine girdi.
________________


 


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 00:09.