14 Temmuz 2022, 19:27 | #1 |
Vitezslav nezval - edisondan parçalar
Hayatta bir kısır döngü içinde amaçsızca dolaşıyoruz
Bir zamanlar New York sokaklarında bir serüvenci yürüyordu Bir mayıs öğleden sonrası ılık güneşin altında Sessiz yolcu Broadway'de durdu West Union Telegraph sarayının önünde Burada bir elektrik plakası vızıldamaktaydı Bu insan bir işportacı ve aynı zamanda bir mucitti Binlerce mucite şans gülmedi Yıldızların yörüngesini değiştiremediler Ve binlerce insan sakin yaşamayı bildiler Laboratııvara kapanabilmek için gereken Sadece iş ve enerji değildir Bu da tıpkı denizlere koşmak gibi bir serüvendir Bakınız binlerce insan nasıl da sakin yaşıyor Hayır, çalışmanın burada yeri yok, gereken büyüdür Ey yeniden yaşamak ve hayallerin peşinde koşmak Bir gün Pennsylvanya gecesini gördünüz Ve Baker'ın yerinde ark lambasını Hüzün sizi sarmaktaydı, dün beni sardığı gibi Romanımın son sözcüğünde Tıpkı bir ip cambazı gibi tehlikeyi atlatan Tıpkı bir anne gibi, çocuğu dünyaya getiren Tıpkı bir balıkçı gibi, dolu bir ağ çeken Tıpkı bir âşık gibi o yumuşak zevkten sonra Tıpkı atlılar gibi, savaşlardan dönen Tıpkı toprak gibi, bağbozumlarından sonra Tıpkı bir yıldız gibi, tan vakti sönen Tıpkı bir insan gibi, aniden gölgesini yitiren Tıpkı bir tanrı gibi, gülü, geceyi ve banotıınu yaratan Tıpkı bir tanrı gibi, sürekli yeni sözcükler söyleyen Tıpkı bir tanrı gibi, yaratmaktan vazgeçemeyen Nefesiyle yeni kadehleri üfleyen Ve yağmur suyuyla ovalara düşen Bizi parçalayandan güzel bilmem ki ne kaldı? Cesaret, yaşama sevinci ve ölüm Aynı yıl ekim başında bir akşam Mektuplarınız ve hediyeleriniz arasında Hüzünlü, sert adımlarla ünlü Meıılo Park'taki Laboratuvarınızı arşınlamaktaydınız Her zamanki gibi parmaklarınızla çark yapmaktaydınız Düşünüz içinde yitmiş olarak Ve bir karbon teliyle, düşünmeksizin Bizi uyanık tutan gecelerimizin kuşunu yoğurduğunuz zaman Şu gölgeleri avlayan karabasanların sıkıntısı Düş gören gezintilerin parlayan yarasası Büyük kapıların tabelalarının üzerinde süzülen melek Lokantaların, kahvehanelerin ve gece kulüplerinin pembesi Bulvarların karanlığını aydınlatan fıskiyeler Başkentlerin köprülerinin üzerindeki ışık dizileri Sokakları arşınlayan ******ların haleleri Buharlı gemilerin bacalarının üzerindeki taçlar Yükseklerden, katlardan inen gözyaşları; Onu bir gömütün gözyaşlarını içtiği gibi içen kentin üzerine Kubbelerin üzerindeki şu mumyalar üzerine Ölü ruhları canlandıran dumanlı kahvelerin üzerine Şarapların aynasına, onların sonsuz soğukluğunun üzerine Miyasmaların buharlaştığı gömüt kentin üzerine Ve ruhumun üzerine, ey akortsuz gitar, onun üzerine Çalıyorum ve ışıldar, düşler ve aşk dilenerek ağlıyorum Bir ortaçağ şairinin tutkusuyla maskemi değiştirerek Ben, Balmoral adlı zevk kentinin dolaşan kralı, prensiyim Orada benim düşüm her zaman ünlü kapıyı çalar Hastaların ve tutsakların kara nefreti içersinde Ben hain, hafif ve güzel kadınların ayyaşıyım Zevk ve kanlı köpüklerin ayyaşı Acımasız olanın, parçalayan ve kovalayanın ayyaşıyım Terörün, acının ayyaşı, hayatın ve ölümün ayyaşı Yaşamlarımız bizi gülme gibi teselli ediyor Bir gece kitaplarımın yığını üzerine eğilmiş Bir gazetenin keskin kokusu içinde boğulmuş Aniden karı ve Edison'un büyük bir portresini gördüm Geceyarısıydı, şubatın sonunda bir gün Kendimi, kendimle konuşur yakaladım Sert bir şarapla sarhoş gibi Görülmeyen gölgemle konuştum Bir şarkının nakaratı monoton bir tonla yineleniyordu El yordamıyla balkonun kapısına ulaştım Uzakta ışıklar deniz gibi titriyordu Yataklarında boğulmuş uykucuların üzerini örterek Gece bir kır gibi titremekteydi Yıldızların topçu ateşleri altında Bizi parçalayandan bilmem ki güzel ne kaldı Acının ve hayatın unutuluşu ve ölüm Bir arkadaşım ne çok insan burada kendi halinde yaşıyor Hayır, çalışma değil, şiir Ah, yine düşlerde beyaz zambaklar toplamak Yine Cafe Slavia’ya gitmek Yine her gün acı kahve içmek Yine hüzünlenmek, hüzünle boyun eğmek Yine ııyuyamamak, yarına ait hiçbir şey bilememek Elinin altına düşen her şeyi yakmak yakmak Yine boğucu ağlama gürültülerini işitmek Ey tehlikelerle oynayan, yine gölgeni sürüklemek Ve yaşamlarımız, gece de gündüz de ayıtı Hoşça kalın yıldızlar, kuşlar, kadınların dudakları Hoşça kal, ey çiçekli akdiken ağacının altındaki ölü Hoşça kal, elveda, hoşça kal, elveda Hoşça kal, iyi geceler, iyi günler İyi geceler Tatlı rüyalar |
|
|
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
|
|