18 Ocak 2024, 17:36
|
#1
|
|
Menemen Katliamı / Menemen Olayı.
Menemen Katliamı 16-17 Haziran 1919'da Yunan askerleri ve Rum yerlileri tarafından Türk sivillere karşı yapılan bir katliamdır. İtilaf Devletleri Kontrol Komisyonu Menemen'de yaşanan bu olayı katliam olarak teyit etti.
İzmir içinde Menemen'in konumu.
16 Haziran 1919 günü, işgal esnasında halka itidal telkin etmiş bulunan Menemen Kaymakamı Kemal Bey ve maiyetindeki 6 jandarma Yunan askerlerince öldürüldü. Bu olayda ölenler Menemen'de Türk sivillere karşı yapılacak katliamın ilk mağdurlarıydı. Yunan askerleri ayrıca Bergama Baskını'nda aldıkları mağlubiyetin intikamını 17 Haziran'da Menemen'de Türk sivillere karşı bir katliam gerçekleştirerek aldılar. Belediye makamlarının ve inceleme yapan İngiliz subaylarının bildirdiğine göre 1.000'den fazla Türk öldürülmüş fakat sonradan bir Fransız subayı tarafından yapılan tahkikata göre 200 ölü ve 200 yaralı Türk'ün olduğu saptanmıştır.
Tarihçi Justin McCarthy katliamın önceden planlandığını savunur. Saldırıdan önce şehirde bulunan bütün Yunan yerlilerin evleri beyaz haçla işaretlenmişti ve yağmalamadan ve yıkımdan zarar görmemişlerdi. Ayrıca Yunan tarafından sivil ve askerlerde hiçbir ölü veya yaralı yoktu.
Celâl Bayar hatıralarında Menemen'de yaşanan zor günleri yöre tüccarından Çerkes Sefer Efendi'nin ağzından şu şekilde aktarır:
« Çarşı kahvesinde eşraftan birkaç kişi oturuyorduk. Öğleye doğru Rum mahallesinden silah sesleri gelmeye, herkes dükkânlarını kapayıp evlere doğru koşmaya başladı. Ben de derhal kendimi evime attım. Şehrin üzerine mermi yağıyordu. Saat yarımda başlayan bu ateş öğleden sonra dörde kadar sürdü. Ne olup bittiğini anlamak üzere kendimi dışarıya attım. Sokağa adımımı atar atmaz önümde üç kadının cansız yattığını gördüm. Bir iki adım ilerledim. Bir yanda on yaşında bir erkek çocuk yatıyordu. Biraz daha ilerledim. Dizinden vurulmuş bir kız çocuğu kapı önünde yuvarlanmış, korkudan rengi uçmuş, imdat bekliyordu. Artık daha ileriye gitmeye cesaret edemedim. Komşum İshak Efendi de evinin önünde öldürülmüştü. Tekrar eve döndüm. Bir süre sonra kasaba yakınındaki çiftlik bahçemde çalışan hizmetçim Todori geldi, ağlayarak yardımcısı Ahmet'in öldürüldüğünü, sığırların da Yunanlar tarafından alındığını anlattı. 18 Haziran Çarşamba gününe kadar evimden çıkmadım. O gün asayiş sağlandı. İzmir'den İngiliz ve Fransız mümessilleri geldi dediler. Biraz cesaret alarak çıktım. Mahallemizin İslam mezarlığı yönünde arabalarla Türk ölülerinin götürülerek gömüldüğünü gördüm. »
İngiliz Amiral Calthorpe Londra'ya gönderdiği bir bildiride, bazı Menemen'li Türklerin olaydan sağ kurtulabilmelerini böyle yorumladı:
« Benim görüşüme göre bu olayın suçluları tamamen Yunanlardır... Onların basiretsizliği yaptıklarının tamamen başarıya ulaşmasına engel oldu. İngiliz görgü tanıklarının da olay yerinde bulunması onları biraz da olsa sakinleşmelerinde etkiledi. »
(Somerset Gough-Calthorpe)
Menemen Olayı ya da Kubilay Olayı, 23 Aralık 1930 günü, İzmir'in Menemen ilçesinde, askerliğini yedek subay olarak yapmakta olan Öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay'ın ve yardımına koşan bekçiler Hasan ve Şevki'nin şeriat isteyen bir grup tarafından öldürülmesi. Şeriat ile laiklik arasındaki mücadeleyi vurgulaması açısından Cumhuriyet tarihinin önemli olaylarından biri kabul edilir.Olayların ardından bölgede sıkıyönetim ilan edilmiş, General Mustafa Muğlalı başkanlığında kurulan Divanıharp'te failler -idam dâhil- çeşitli cezalara çarptırılmıştır.
Olayların gelişimi
Yedek subay Mustafa Fehmi Kubilay
23 Aralık 1930 sabahı Manisa'dan Menemen'e gelen dördü silahlı altı kişi, bir camiden aldıkları yeşil sancağı sabah namazından sonra ilçe meydanına dikerek silah zoruyla etraflarına adam toplamaya çalıştılar. Sarıklı ve cübbeli bu kişilerin, Şeyh Esat’ın Manisa’da Nakşibendi tarikatını yaymakla görevlendirdiği Laz İbrahim Hoca tarafından yönlendirildiği iddia edilir.
Halkın katılmasıyla isyancı grup kısa zamanda büyüdü. İlk eylemciler arasında, Giritli Derviş Mehmet, Şamlı Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan ve Küçük Hasan vardı. Derviş Mehmet cemaate kendini mehdi olarak tanıttı ve dini korumaya geldiklerini söyledi. Arkalarında 70 bin kişilik halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söyledi.
Eylemciler meydana diktikleri ve şeriat sancağı olarak adlandırdıkları yeşil bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye ve zikretmeye başladılar. "Şapka giyen kafirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir." diye bağırarak bir isyan hareketi başlattılar. Bayrağın altından ahaliden bazı kişileri geçirdiler. Bunlar arasında fabrikada işçisi Hayimoğlu Jozef gibi gayrimüslimler de vardı. Eyleme katılan vatandaşların bir kısmının halife ordusunun geleceği endişesiyle boyun eğdiği iddia edilir.
Güvenlik güçlerinin müdahalesi
Olayların ilçedeki askeri birlikte duyulması üzerine alay komutanı, yedek subay Kubilay'ı bir manga askerle birlikte olay yerine gönderdi. Kubilay askerlerin yanından ayrılarak tek başına eylemcileri arasına girdi ve teslim olmaya ikna etmeye çalıştı. Silahlı eylemcilerden biri ateş ederek Kubilay’ı yaraladı. Bunu gören askerler ateşle karşılık verdiler ancak tüfeklerinde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri vardı. Elebaşlarından Derviş Mehmet "Bana kurşun işlemiyor.” diyerek halkı kutsal bir vazifesi olduğuna ikna etmeye çalıştı.
Kubilay yaralı halde uzaklaşarak cami avlusuna sığındı ancak Derviş Mehmet ve arkadaşları peşinden geldiler. Derviş Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkardı ve Kubilay'ın başını bedeninden ayırdı.
Kesik başı yeşil bayrağın sopasına dikmeye çalıştılar ancak başaramadılar. Bunun üzerine kesik başı bayrağın sopasına iple bağladılar. Olay yerine sonradan gelen Bekçi Hasan ateş edip gruptan birini yaraladı ancak açılan ateş sonucu o da öldü. Arkadaşının yardımına koşan Bekçi Şevki de açılan ateş sonucu öldü.
Olay yerine gelen takviye birliklerin "Teslim ol!" çağrısına uymayan eylemciler ile askerler arasında çatışma çıktı. Göstericilerden bazıları öldü. Kaçmaya çalışan elebaşları ve eylemcilerin hepsi tutuklandı.
Olayın Ankara'da duyulması
Kubilay Olayı, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin 1925'teki Şeyh Said İsyanı'ndan sonra tanık olduğu önemli olaylardan biridir.
Dört gün sonra, 27 Aralık 1930 günü Dolmabahçe Sarayı’nda Mustafa Kemal Atatürk'ün başkanlığında bu konuda bir toplantı yapıldı. 28 Aralık 1930'da orduya gönderdiği başsağlığı telgrafında, "mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkâr bulunmalarının bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadise" olduğunu belirtti.
Sıkıyönetim ve mahkeme süreci
31 Aralık 1930 günü Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir’in merkez ilçelerinde 1 Ocak 1931’den itibaren 1 ay süre ile Fahrettin Altay komutasında sıkıyönetim ilan edildi ve 1. Kolordu Komutan Vekili General Mustafa Muğlalı başkanlığında bir Divanıharp kuruldu.
7 Ocak 1931'de bu kez İzmir'de yine Mustafa Kemal Paşa başkanlığında ikinci bir toplantı yapıldı. Olaya doğrudan veya dolaylı katılan 105 sanık; anayasayı cebren tağyir, eyleme iştirak ve azmettirme; Derviş Mehmet'in mehdilik iddiasıyla harekete geçtiğini bildikleri halde zamanında hükümete haber vermeme veya tekkelerin seddinden sonra tarikat ayini icra ettikleri suçlamalarıyla 15 Ocak 1931'den itibaren Divanıharp'te yargılanmaya başlandı.
İzmir'in Menemen ilçesi
24 Ocak 1931 günü iddianame okundu ve 29 Ocak'ta mahkeme 36 (ölmüş olan bir sanık ile birlikte 37) kişinin idama mahkûm edilmesine, 40 kişinin sorumsuzluğu nedeniyle salıverilmesine, 27 sanığın beraatine, 41 kişiye çeşitli hapis cezaları verilmesine hükmetti ve karar Meclis’in onayına sunuldu. İdam hükümlülerinin altısı küçük yaşta olduğundan cezaları ağır hapse çevrildi. TBMM Adalet Divanı ayrıca iki idamlığın cezasını iki yıl hapse çevirdi.
Diğer 28 idam mahkûmu, 3 Şubat 1931 gecesi Menemen'de idam edildi. Bazıları Kubilay'ın başının kesildiği yerde asıldı. Mahkûmlardan biri idam sehpasının önünden kaçtı. İki hafta sonra yakalandı ve ertesi gün idam edildi.
26 Aralık 1934 tarihinde Menemen'de iki bekçi ve Kubilay için anıt dikildi. Anıtın üzerinde şöyle yazar: "İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz."
Sıkıyönetim, 28 Şubat 1931’de Manisa ve Balıkesir’den, 8 Mart 1931'de de Menemen’den kaldırıldı.
Vikikaynak'ta Atatürk'ün Menemen Olayı ardından orduya taziyenamesi
ile ilgili metin bulabilirsiniz.
Tepkiler
Kubilay devrim uğruna, vatan sevgisi ve bütünlüğü yolunda yalnız başına, kuvvet hesabı yapmayan bir idealist vatanseverlik örneğidir. Kubilay, millet yolunda canını her an fedaya hazır olan geleneksel Türk yaradılışının müstesna abidesidir.
İsmet İnönü
Kubilay'ın öldürülmesi sadece devlet katında değil, toplumda da büyük tepki yaratmıştı. Türkiye'nin 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, o dönem 13 yaşında olduğunu ve yaşadıklarını, hissettiklerini şöyle anlatmıştır:"Kubilay Olayı bende ve sınıftaki arkadaşlarım üzerinde büyük etki yarattı. Zira genç bir subayın öyle hunharca şehit edilmesi elbette ki bizi etkileyecekti. Bunun etkisi altında uzun süre kaldım. Bir aralık bu katliamı yapanların yakalandığını ve istasyonda tren beklediğini söylediler. 5-6 arkadaşla beraber hemen istasyona gittik. Onu şehit eden, Kubilay'ı şehit eden hainleri orada gördüm. Bende o kadar derin bir iz bırakmış ki bu, o sırada kara kalemle resme başlamıştım. İlk resmimi Kubilay'ın resmi olarak yaptım. Hatırlarım ve güzel de resimdi. Keşke saklasaydım da yanımda hatıra olarak kalsaydı."
Olayların siyasi boyutu
Şehit Kubilay Anıtı: Heykeltıraş Ratip Aşir Acudoğu tarafından 1932 yılında yapılan anıt Kubilay Kışlası (57. Topçu Tugay Komutan Yardımcılığı) içerisindeki etrafı çam ağaçlarıyla çevrili en yüksek rakımlı tepenin üzerindedir. Elinde mızrağıyla ufka doğru bakan genç heykeli Türk gençliğini temsil eder. Onun altında ise Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nin bir bölümü yer alır. Arka alanda yan yana yükselmekte olan üç sütundan soldaki Bekçi Şevki, ortadaki Asteğmen Kubilay ve sağdaki ise Bekçi Hasan'ı temsil eder. Anıtın arka tarafında ise “İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz.” yazılıdır.
Siyasi bağlamda Kubilay Olayı, 1930'da Ali Fethi Okyar tarafından Mustafa Kemal Paşa'nın tavsiyesiyle kurulmuş olan ve Menemen Olayı'ndan hemen önce 17 Kasım 1930'da kendi kendini fesheden, Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci ana muhalefet partisi Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın 99 günlük varlığı ile bir arada değerlendirilmektedir.
Olayın, zamanın Nakşibendi tarikatının lideri Şeyh Esat ve yandaşları tarafından planlandığı ve Menemen'de uygulamaya konulduğu iddia edilmiştir. Olaylar Menemen'de cereyan ettiği için genellikle Menemen Olayı olarak anılmaktadır.
Cezalandırılanlar
İdam Cezası Alanlar
- Manisa'dan Giritli Derviş Mehmet
- Manisa'dan Manifaturacı Osman
- Manisa'dan Hafız Cemal
- Manisa'dan Tabur İmamı İlyas Hoca
- Manisa'dan Alipaşazade Ragıp Bey
- Manisa'dan Şeyh Hafız Ahmet
- Manisa'dan Giritli İbrahimoğlu İsmail
- Menemen Bozalan'dan Koca Mustafa
- Menemen Bozalan'dan Hacı İsmail
- Menemen Bozalan'dan Hacı İsmailoğlu Hüseyin
- Menemen Bozalan'dan Göriceli Abdülkerim
- Menemen'den Yukarıcumalı Ramiz
- Menemen'den Çıtaklı Molla Süleyman
- Menemen'den Hayimoğlu Jozef
- Menemen'den Şımbıllı Ali Osmanoğlu Memet
- Menemen'den Arnavut Yusufoğlu Kâmil
- Menemen'den Kerimoğlu İbrahim
- Menemen'den Selimoğlu Boşnak Abbas
- Alaşehir'den Şeyh Ahmet Muhtar
- Alaşehir'den Esat’ın oğlu Memet Ali (Mehmet Ali Erbil'in dedesidir, dedesinin babası Şeyh Esat -aşağıda- çok yaşlı olduğu için onun yerine oğlu Mehmet Ali idam edilmiştir.)
- Manisa Hastanesi imamlığından mütekait Laz İbrahim Hoca
- Manisa'dan Emrullahoğlu Memet
İdam Cezası Hapis Cezasına İndirilenler
- Manisa'dan Nalıncı Hasan - idama bedel (24) yıl hapis (20) yaşında
- Manisa'dan Çoban Ramazan - idama bedel (24) yıl hapis (20) yaşında
- Manisa'dan Giritli Küçük Hasan - idama bedel (24) yıl hapis (17) yaşında
- Menemen'den Harputlu Ömeroğlu Memet - idama bedel (24) yıl hapis (65)i mütecaviz
- İzmir'den Laz Mehmet Ali Hoca - idama bedel (24) yıl hapis (65)i mütecaviz
- Erbilli Şeyh Esat - idama bedel (24) yıl hapis (65)i mütecaviz
- İsmail Mehmet - idama bedel (24) yıl hapis (65)i mütecaviz
Hapis ve Ağır Hapis Cezalarına Mahkûm Edilenler
- Horus köyünden Selâhattin oğlu Naşit (15 yıl ağır hapis)
- Horus köyünden Yakupoğlu Ali (15 yıl ağır hapis)
- Horus köyünden Muhittinoğlu Ali Koç (15 yıl ağır hapis)
- Horus köyünden Hasanoğlu Ahmet (15 yıl ağır hapis)
- Horus köyünden Neciboğlu Mevlût (15 yıl ağır hapis)
- Horus köyünden Ragıboğlu Osman (15 yıl ağır hapis)
- Horus köyünden Mümtazoğlu Haşim 65 yaşını mütecaviz olduğundan 12,5 yıl ağır hapis
- 14 kişiye üçer yıl hapis
- 20 kişiye birer yıl hapis
Popüler kültüre etkileri
Şarkılar
- Cem Karaca - Bir Öğretmene Ağıt
Filmler
- Kubilay - (Yönetmen: Ahmet Faik Akıncı, Yapım yılı: 2010)
Kubilay rolünü Arda Kural oynamıştır.
|
|
|