IRCForumu.ORG   çatla net
Goygoy


Ağaç Şeklinde Aç1Beğeni
  • 1 Post By Hikaye

 
 
Seçenekler Stil
Alt 20 Haziran 2021, 02:55   #1
"Lâ Tahzen innALLÂHe Meâna"
Furkan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart Ulysses’ Gaze

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]

Yönetmen
Theodoros Angelopoulos

Senarist
Theodoros Angelopoulos

Oyuncular
Harvey Keitel
Maia Morgenstern
Erland Josephson

Tür
Drama

Yapım
176dk. Almanya, Birleşik Krallık, Yunanistan, Fransa, İtalya, 1995


Amerika’da yaşayan Yunan yönetmenin, doğduğu Osmanlı Yunanistanının (bugünkü Makedonya) ilk yönetmenleri olan Manaki biraderlerin 1905’te çektikleri orijinal görüntüleriyle başlayan film, ilerleyen bölümlerde savaş odaklı bir Balkan tarihi veriyor. Dönemin toplumsal yapısını ve çizilen siyasi sınırların bu toplumsal yapıyı nasıl etkilediğini göstermesi açısından Manakilerin çektikleri çok değerli ve bu yüzden Angelopoulos bu görüntüleri, ünlü üçlemesi The Travelling Players’da da yine ilk sahnelerde göstermişti. Yönetmen, gerek Manakilerle gerek filmlerindeki karakterleriyle doğduğu topraklarda ortak geçmişleri olan birilerini arayanların hikâyesini anlatıyor, Ulysses’ Gaze de buna istisna değil.

Yönetmenin diğer filmlerinde daha çok Yunanistan siyasi tarihiyle ilgili İç Savaş gibi gerçek konular yer alırken, bu film konusu itibariyle gerçek zamanda geçse de, görselliği ve dostluk, milliyetçilik, savaş ve insan doğası hakkında vermek istediği mesajlarla gerçekle sürreel arasında gidip geliyor. Film, ana karakter olan A’nın, Manakilerin çektikleri ilk filmin kayıp olan negatifini aramasını konu ediniyor. Makedonya’da başlayan A’nın yolculuğu, doyurucu görsel sahnelerle Bulgaristan, Romanya, Sırbistan ve Bosna’da devam ediyor. Bosna’daki savaşın henüz bittiği 1995’te kurşun işlemiş binalar gibi gerçek mekânların kullanıldığı film, şiirsel atmosferde eski ve yeniyi kıyaslatırken insanların acımasızlığı, birbirlerinin acılarına karşı duyarsızlığının yanı sıra umudu ve vefayı da işliyor. Örneğin karlı sahnelerde büyülü bir atmosferde vurulan çocuklar ve eşler yer alırken, güneşli havada ve pastoral ortamlarda eski arkadaşlarla bir araya gelmeyle güven, sevgi ve vefa hissi veriliyor.

Akılda kalan ve en bilinen kült sahne ise Ulysses’in illegal şekilde yük gemisiyle Tuna’da ilerlerken geminin taşıdığı Lenin heykelinin geçtiği yerlerde halk tarafından kıyıda bir azizmişçesine selamlanması. Seküler bir toplum olan Yugoslav halkının dinselliklerinin Lenin’e hürmetleri bağlamında gösterilmesi de yönetmenin seyirciyi düşündürmek istemesi olarak yorumlanabilir.

II. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasındaki yıllardan başlayarak yakın geçmişe de gidip gelmeler yaşatan filmde, ana karakter A dışındaki diğer karakterler A’nın hayatının belli dönemlerini temsil ediyor. Savaş sonrası evlerine haciz geldiğini hatırlayan çocuk olarak gördüğümüz A’nın annesini bir sahne sonra yetişkin olarak trende görüyoruz. Her kadın karakterin Balkanlardaki bir bölgeyi veya bir olayı temsil etmesi, onlarla birlikte A’nın ve ülkelerin de zamanla dönüşümünü gösteriyor.

Son sahnedeki dansın umut vaad ettiği söylenebilse de filmde hâkim olan karamsarlık ve nötrlük, romantizmle ve büyüleyici beyaz, gri ve yeşilin öne çıktığı görsellikle dengeleniyor. Bir sanat filmi olan Ulysses’ Gaze Angelopoulos’a ve diğer filmlerinde de verdiği mesajlara aşina olanların anlayabileceği ve sevebileceği bir film.


Alıntı
________________

Düştüğüm her kuyudan mücadele ederek çıkmayı çocukken öğrendim.

"Aslolan hayattır, hayat da BEŞİKTAŞ"

[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
 
Alt 16 Eylül 2021, 17:10   #2
Standart

ulysses’ in anlamını merak ettim öncelikle. araştırdım fakat, tam net bir bilgiye ulaşamadım. aslında isim, Odysseus ‘dan evrilmiş sanıyorum ve yunan mitolojisi kahramanı; bir erkek adı diye karşıma çıktı. ulysses’ gaze bir yol hikayesi kisvesi altında kaybetmenin ve kaybedilmişliğin filmi.

film kendi gibi durağan, akıp geçmeyen hüzün üzerine kurulu. koca bir bölgenin insanlar nezdindeki acısı. akmamasına, zor bir film olmasına karşın lirik bir ağıt gibi de biraz. bu kadar övülmesine rağmen herkese tavsiye edilecek bir film değil esasen. bir çok kişi bu filmi önerirken öncelikle “sabır edebilir misin?” diye sormuştu bana. halbuki, dahiyane bulduğum şiirsel, görsel ve işitsel şölene sabretmek kelimesi pek yakışmıyor zannımca.

filme, filmin anlatım tarzına alışıksanız izleyebilirsiniz sadece. tarkovsky ve Bergman izleyenler daha az zorlanacaklardır eminim. ben iki kez izledim ve bikez daha izlemeyi düsünüyorum, işte o zaman film benim için daha anlaşılır olacaktır eminim.

Furkan bunu beğendi.
________________


eksik başlayan hiçbir hikaye, tamamlanmaz.
 


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:22.