IRCForumu.ORG   Cilek Chat
sohbetkeyfim


 
 
Seçenekler Stil
Alt 01 Temmuz 2024, 23:12   #1
Standart Ailesine Kavuşmak İsteyen Adamla Gerçek Sevgiyi Arayan Adamın Hikayesi

~AİLESİNE KAVUŞMAK İSTEYEN ADAMLA, GERÇEK SEVGİYİ ARAYAN ADAM'IN HİKAYESİ...~

Havaalında ailesinin geldiği uçağın piste iniş yaptığını öğrendiğinde içi içine sığmıyordu artık. Dış hatlar tarafından yolcular birer birer görünmeye başladığında, dikkat kesildi. Ve bembeyaz elbiseleriyle eşi Luisa'yı görmüştü.İki eliyle tuttuğu çocukları hemen yanındaydı... Tam beş metre kadar kalmıştıki kavuşmalarına, kollarını açtığı an, gözlerini de açmıştı o güzel rüyasından uyanıp... Gecenin üçünde kan ter içinde hüngür hüngür ağlamaya başlamıştı sonrada...

Çalışmak için gittiği ülkede tanıştığı ve çok sevdiği Luisa ile evlenmişti Tamer.Luisa özü sözü bir, dürüst ve fazlasıyla iyi niyetli eşinin karakteri ve yaşam tarzından okadar etkilenmiştiki ...Tamer birtürlü vatandaşlık alamadığı ve Luisa da hasta ve yolculuk yapamayan annesini bırakamadığı için, ülkeye giriş, çıkış yaparak defalarca vizesini yenilemek zorunda kalmıştı ailesinden ayrılmamak için. Ülkede vatandaş olma şartlatı çok ağur olduğu için birtürlü içi rahat etmiyordu genç adamın... İlk çocuğu doğduğunda ne kadar Türkiye'ye gelmek isteselerde hasta annelerini bir başına bırakamamışlardı yine...İkinci çocukları doğduğunda ise Luisa'nın annesi hastalığına yenik düşmüştü. Ailesiyle birlikte Türkiye'ye dönmeye karar verdikleri günlerde ise savaş patlak vermişti...Ülke vatandaşı olmayan herkes, sınır dışı edilirken, böyle bir sebepten eşi ve çocuğundan ayrı kalmak ciğerini yakmıştı Tamer'in... Her ülke kendi vatandaşları için uçaklar göndermişti. Ve tek bir vatandaşını bırakmamak için her ülke tarafındab yoğun bir çaba harcanmıştı... Zorla havaalanına götürülürken, işgalci güçlerin de ailesini toplama kamplarına götürmesini içi yanarak ve gözyaşlarıyla izledi o gün Tamer...

Türkiye'ye geldiğinde ise günlerce süren yazışmalarda oradaki dostlarının bitirine ulaşmış, toplama kamplarında esir tutlan ailelerin çok yüksek para karşılığı serbest bırakılabileceği haberini öğrendiğinden beri her yolu denemişti para bulabilmek için... Ailesi her an ölümle burun burunayken, Tamer onlarda binlerce kilometre uzakta hergün ölüp ölüp diriliyordu sanki... Ve o bitmek bilmez rüyaları hergün görmeye devam ediyordu...

Tam beş sene geçsede ne bir haber alabilmişti ailesinden, nede yeterli miktarda para bulabilmişti. İşgal altındaki ülkeyi ele geçiren taliban kendi katı kurallarını halka diretmeye devam ediyordu... Eşinin ve çocuklarının esir edildiği ülkeyle tek bağlantısı, irtibat halinde olduğu arkadaşı Sanita'ydı artık...

Denemediği iş oynamadığı şans oyunu kalmamış yinede gerekli olan para şöyle dursun, geçineceği miktarda parayı dahi zor bulmuştu. Umutları tükenme noktasına gelmiş, parayı bulabilmek için boğazına kadar harama batmıştı artık.

Gecekondusunda ailesine kavuşabilme umutlarını tamamen yitirmiş şekilde günlerini geçirirken, birgün postacı bir zarf bırakmıştı kapısına. Zarfı açtığında,okuduklarıyla öyle şaşırmıştı ki...Çünkü zarftaki mektupta,
-"Bu belki hiç tanımadığım adreslere ve insanlara yazdığım bininci mektup.Tanımadığım insanlardan yardım istemek beni oldukça utandırıyor. Ama bu hayatta çok yalnızım. İhtiyar bir adamın hayatının son baharında,istediği yardıma kayıtsız kalmazsın umarım.Hastalıklarımla tek başıma uğraşmak okadar zorki... Belki sana çok garip gelecek ama bir aile sıcaklığı istiyorum...Belkide bir dost eli.Ücretsiz bir ihtiyara bakmak sana çok saçma gelebilir biliyorum. Ama çaresizliğimi anlamanı istiyorum. Başının gözünün sadakası olsun deyip yardım etmek istersen gözüm yollarda seni bekliyor olacağım... YILDIZLI SOKAK.. NO 22/B"-yazıyordu...

Tamer o gece uzun uzun ailesini düşünürken, hayatta gerçekten ne kadar da derdi olan insanlar olduğunu geçiriyordu aklından birtaraftan...

Gece boyu gözüne uyku girmedi.Çaresizliği okadar iyi biliyordu ki...Sabah erkenden hazırlandı. Ve şehrin bir ucundaki adrese gitti.Harabe, terkedilmiş yıkık dökük bir köşktü burası. Ve daha merdivenlere adımını attığında, derin derin öksüren bir adamın sesini işitti...İçeriye girdiğinde ise, duvaları yıkık küçük bir odada yatan ihtiyar adamı görmüştü... Benzi sapsarı ve oldukça halsiz bir adamdı. Tıpkı kendi üzerindeki elbiseler gibi,pejmürde bir haldeydi giyimi. Saçı sakalı oldukça uzamış, bıyıkları dudaklarını epeyce kapatmıştı bakımsızlıktan... Tamer kendini tanıttığında, yaşlı adam mektubuna ilk defa cevap veren ve ücretsiz bakımını üstlenen bu adama derin derin baktı yaşlı gözlerle... Sonrada,
-"Beni ne kadar bahtiyar ettin bilemezsin evlat-" demişti, gözyaşlarını görmemesi için bakışlarını Tamer'den kaçırarak...

Yaşlı adamı sırtına aldı tanışmaları bittikten sonra. Ve şehrin bir ucundaki gecekondusuna kadar taşıdı.Yaşlı adam okadar mutlu olmuştuki.Tamer ise kendi derdine çare bulamazken, yaşlı adamı mutlu etmenin huzurunu yaşıyordu bir anlık bile olsa.Saçını sakalını güzelce kesti, adının Muhsin olduğunu öğrendiği adamın.Sonrada aylardır yıkanmadığını anladığı yaşkı adamı yıkadı bir güzel .Belki yüzlerce defa kendisine teşekkür eden adamla öyle iyi bir dost, sırdaş olmuşlardı ki saatlet içinde... Tamer uzun uzun anlattı yaşadıklarını. O gözyaşı dökerken, Muhsin bey de derdine ortak oldu gözyaşlarıyla...

Ve bu garip tanışma, ikisinede sıkı bir dostluk kazandırmıştı.Hergün elleriyle yediriyordu yemeğini yaşlı dostuna.Birlikte çay içip sohbet ederlerken, tüm dertlerini unutuyorlardı biran için. Sonra Tamer ailesinin esir hayatından bahsediyor yine hüzünleniyor, ve birlikte ağlıyorlardı... Sanki kaybeytikleri ve bulamadıkları herşeyi birbirlerinde bulmuşlar, gerçek bir baba oğul olmuşlardı. Fakat Tamer ne zaman Muhsin beye hikayesini anlatmasını rica etse, suskunlaşıyordu adam. Ağlıyor, ağlıyordu... Tamer de fazla üzerine gitmiyordu daha fazla ağlamaması için...

Tam üç ay olmuşyu Muhsin bey'i evine getireli. Ve öyle içten davranmıştı ki ona. Arkadaşı Sanita ile yazışıp, ailesinden haber almaya çalıştığı hergün gözyaşlarıyla evine döndüğünde, Muhsin bey sakinleştirirdi Tamer'i...

Ve bir gün küçük bir inşaat işi için evden çıkmış, akşam üzeri eve döndüğünde gördükleriyle dizlerinin üzerine çöküp kalmıştı.. Muhsin bey cansız bir halde yatıyordu yatağında.Son günlerde pek iyi değildi ama böyle olacağını tahmin etmediği için öyle derin bir acı duymuştuki Tamer yüreğinde... Ailesinin yokluğunu biranlık dahi olsa unutturan yaşlı dostunu gözyaşlarıyla mahalle imamının bulduğu birkaç yardımseverle defnemişti o gün.

Ailesinin acısına bir acı daha ekleyip eve geldiğinde, hüzünle rahmetli Muhsin bey'in döşeğini kaldırırken, yastığının altında bir mektup bulduğunda öyle şaşırmıştı ki... Hayretle okuduğu mektupta şunlar yazıyordu...

-"Kalan üç aylık ömrümü menfaatsiz ve çıkarsız sevginle geçirmemi sağladığın için sana minnettarım evlat.Evlat diyorum çünkü öz oğlumun göstermediği sevgiyi gösterdin bana. Hep hikayemi sorardınya.Ailesi tarafından bile sadece parası için sevilen bir adamım ben.İflas ettiğimi düşünen eşim beni boşadı. Çocuklarım ise parası biten hasta babalarını sokaklara atacak kadar insafsızmışlar meğerse.Ama hiçbiri zor günler için sakladığım bankadaki kasamı bilmiyordu. Onların gerçek yüzünü gördükteb sonra, hep gerçek sevgiyi aradım durdum.Bu sevgiyi sende buldum evlat.Aşağıda yazdığım bankaya git. Ve müdür Esat beye göster bu mektubu.Tüm param artık senindir. Ailene kavuşacak, ve seni bir ömür boyu rahatça yaşayabilecek o para gösterdiğin sevginin karşılığı değil, bir babanın evladına bıraktığı mirasıdır... Bu dünyadan çıkarsız sevgiyi gören bir Muhsin geçti çok şükür-"

Tüyleri diken diken olmuştu Tamer'in. Titreyerek ellerini açtı ve sonrada ağlaya ağlaya dua etti Muhsin bey için..

Tam üç gün sonra heyecandan içi içine sığmıyordu. Eşinin ve çocuklarının olduğu uçak alana iniş yaptığında dış hatlara çevrilmişti gözü... Luisa bembeyaz elbisesiyle iki eliyle çocuklarını tutmuş halde öylesine mutlu bir halde koşuyordu ki eşine. Beş metre kaldığında gözlerini açtı Tamer. Rüya değildi işte...Rüya değildi. Doyasıya sarıldı senelerce hasretini çektiği ve ayrı kaldığı ailesine... Gözyaşlarıyla hepsini öperken kokluyordu da biryandan. Ve içten içe Muhsin bey'e teşekkürler ediyordu defalarca...

Alıntıdır
 


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 06:14.