IRCForumu.ORG   çatla net
Goygoy


Ağaç Şeklinde Aç1Beğeni
  • 1 Post By iÇRe

 
 
Seçenekler Stil
Alt 21 Ağustos 2024, 09:45   #1
Admin
iÇRe - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

Standart Orman yangınları ve siyasetsizlik

Türkiye’nin dört bir yanında çıkan orman yangınları bir kez daha gösterdi ki iklim değişik*liği ile birlikte sayısı daha da artan afetlere hazır değiliz. Üç yıl önce Ağustos ayında Türkiye’nin güne*yindeki orman yangınları ve Kas*tamonu’daki sel felaketi, geçen se*ne yaşadığımız büyük deprem… Hiçbirinde iyi bir sınav veremedi*ğimiz gibi hatalarımızdan ders de çıkarmıyoruz. Peki ne yapılabilir?

İlk önce afet yönetiminin ar*tık tek başına bir bakanlık bün*yesinde ele alınması gerekiyor. Farklı bir idari yapı oluşturup afet yönetimini İçişleri Bakanlığı bünyesinde yer alan AFAD’la sı*nırlandırmamalıyız. Eğer mevcut yapıyla gideceksek de AFAD’ın ka*pasitesini güçlendirdikten sonra koordinasyon ile sınırlandırıp sa*ha işini yapacak olan kurumların beşeri ve teknik kapasitesini güç*lendirmeliyiz.

Yangınlar özelinde ise mutlaka itfaiyecilik ile ilgili bir akademi*nin kurulması gerekiyor. Mevcut durumdaki meslek liseleri ve iki yıllık yüksek okullar ileride çıka*bilecek çok daha tehlikeli yangın*lara müdahale etmek için gerekli olan nitelikli insan gücünü yetiş*tiremiyor. Bir örnek verecek olur*sak, olası bir deprem sonrası çı*kabilecek deniz yangınlarına mü*dahale etmek ciddi ve farklı bir yetkinlik gerektiriyor. O yüzden, afet yönetimi bakanlığı bünyesin*de kurulacak olan bir itfaiye aka*demisine ciddi bir ihtiyaç var.

İnsan gücü demişken askerin de rolüne dikkat çekmek gerekiyor. 2010 yılında iptal edilen EMASYA Protokolü askeri kuvvetlerin sa*vaş dışı ihtiyaçlar doğrultusunda da kullanımına izin vermek ama*cıyla düzenlenmişti. Protokolün 4. maddesi de yangın, sel ve doğal felaket gibi durumlarda protoko*lün nasıl devreye sokulacağını be*lirtiyordu.

Son yıllarda yaşanan doğal afetlere baktığımızda özel*likle afetin ilk saatlerinde hazır bir kuvvetin olmamasının, ne ya*pılacağının önceden planlanma*masının yol açtığı sorunları ma*alesef görüyoruz. Bu yüzden de önümüzdeki dönemde EMASYA ya da benzeri bir protokolün yeni*den devreye alınması afet yöneti*mi için hayati bir öneme sahip.

Orman yangınlarında gece gö*rüşlü yangın söndürme uçağı ya da helikopterlerinin istenilen öl*çüde kullanılmadığı çok yazıldı. Burada farklı görüşler var. Bazı yetkililer gündüz noktalama ça*lışması yapılmadan gece vakti yangın söndürme işleminin yapı*lamayacağını belirtiyor. O bakım*dan da gece başlayan orman yan*gınlarına uçaklarla hemen mü*dahale edilmesinin zor olduğunu söylüyor.

Bununla beraber, daha önceden hazırlanması ve çalışıl*ması gereken acil eylem planı içe*risinde bu noktalama çalışmaları*nın önceden yapılabileceğini sa*vunan görüşler de var. Bu da bize ülkenin temel sorunlardan ikisi*ni hatırlatıyor: Birincisi, plan ve koordinasyon çerçevesinde iler*leyemiyoruz.

İkincisi, teknoloji*yi geliştirsek de satın alsak da et*kili olarak kullanamıyoruz. Kaldı ki yerel yönetimlere ve ilgili ka*mu kurumlara ekipman desteği şart. Merkezi yönetim bütçesinin tartışıldığı Plan ve Bütçe Komis*yonu’nda bu alana daha fazla kay*nak ayırılması ile verdiğimiz büt*çe artışı teklifinin reddedildiğini de buradan hatırlatayım.

Son olarak, orman yangınları*nın neredeyse hepsi tedbirsizlik*ten ve dikkatsizlikten dolayı çı*kıp yerleşim birimlerinden kır*sala ya da ormana doğru ilerliyor. Bunun için farkındalığın arttırıl*masının yanı sıra mutlaka tazmi*nat hükümlerinin ağırlaştırılarak işletilmesi, cezai yaptırımların arttırılması gerekiyor. Bu yangın*ların çıkmasına sebep olan kişi*lerin neredeyse tamamı kamuo*yunun yüreği bir nebze soğusun diye kameralar önünde tutuklan*dıktan sonra serbest bırakılıyor.

Bu yüzden de cezaların arttırıl*ması ve tazminat hükümlerinin işletilmesi insanları daha dikkat*li davranmaya zorlayacaktır. Ayrı*ca ormanların içinde ve kırsalda*ki yapılaşmaya da dikkat çekmek gerekiyor. Buradaki birçok yapı*nın maksadının dışında kullanıl*dığı ve yangına davetiye çıkardı*ğı açık. Yani anlayacağınız otori*te boşluğu ve göz yumma sadece şehir merkezinde değil ormanlık alanlarda da fazlasıyla mevcut…

Siyasetsizlik ve Milgram deneyi
Son olarak sosyal medya pay*laşımlarına değinmek gerekiyor. Olayın ciddiyetine dikkat çekmek*le toplumu korkutup panikletmek arasında önemli bir fark var. Bu*rada daha iyi bir düzenlemeye ih*tiyaç olduğu açık ama mevcut ik*tidarın sansürcü zihniyetinin ha*ber alma özgürlüğünü kısmak için gerekçe aradığı bir dönemde oldu*ğumuzu da unutmamak lazım. Ko*nuyla doğrudan bir ilgisi yok ama artık çiftçilerin haklı isyanlarını duyurmaması için sinyal karıştı*rıcılarının (jammer) kullanılmaya başladığı bir dönemdeyiz.

İzmir yangınının olduğu gün TBMM’nde utanç verici bir dizi olay yaşandı. Bir dizi olay deme*min sebebi var: ilk olarak orada toplanma nedenimiz anayasal bir hak ihlaline karşı gelmek. İkinci*si, futbolculuk döneminde göste*remediği refleksleri milletveki*li olunca gösteren bir emir erinin fiziki saldırısı. Üçüncüsü ve ben*ce daha önemlisi, o saldırgana ve*ril(emey)en ceza… İlk önce net olarak ifade etmek gerekiyor: bu yönetim sisteminde Mecliste ço*ğunluğu sağlayamadığımız için muhalefet olarak etki gücümüz neredeyse yok. O yüzden de Mec*lis’ten daha çok sahada olmamız gerekiyor.

Bütün Türkiye’ye sesi*mizi duyurabildiğimiz tek yer ise Meclis kürsüsü. Sadece muhale*fet milletvekilleri için değil hal*kın iradesiyle seçilmiş tüm mil*letvekilleri için o kürsünün bir do*kunulmazlığı ve namusu var. Bunu kullanışlı aparat olduğu her halin*den belli olan birinin anlaması*nı beklemiyorum ama muhalefet partileri olarak bir irade gösterip Meclisin kürsüsünden konuşan bir milletvekiline fiziki saldırı*nın basit kınama cezası ile geçiş*tirilmemesini sağlayabilirdik. Bu*nu yapmanın da birçok yolu vardı.

Sonuçta Meclisin itibar erozyonu devam etti ve meclisle halkın ara*sındaki bağ daha da zayıfladı. Halk ile TBMM arasındaki bağın zayıf*lamasının kimin işine yaradığı ise açık. Bu zayıflamanın beraberin*de siyasetsizliği ve artan otoriter*leşmeyi getireceği de aşikâr. Ün*lü Milgram deneyini hatırlamakta fayda var: düzenin hissizleştirdiği birey bir süre sonra otoritenin sert tavırlarına itaat etmeye başlar.


-Ümit ÖZLALE
umit.ozlale@dunya.com

nesimsek bunu beğendi.
 


Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB kodu Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Kapalı



Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 19:49.