06 Mart 2024, 12:49 | #1 |
Nasıl Yaşamalı?
Nasıl Yaşamalı?
Hayatı nasıl yaşamalı? Hayatta ne yapmalı? gibi sorular soruyoruz. Bu sorular şahsın gün içinde yapacaklarını değil, insanın hayattaki tutumunu sorgular. Bir olayı ya da edimi değil, olaylara yaklaşım tarzını açıklama hedefi vardır. İnsanın kendiyle konuşmasında, insanlığı düşünmesidir. İnsanlık ömrünü nasıl geçirecektir? Olması gereken bir davranış var mıdır, Nasıl yaşamak gerekir? Hemen söylemeliyiz, böyle bir gereklilik yoktur. Öncelikle, doğadaki diğer varlıkların var oluşlarına bakarak evrensel bir yaşam tarzının olmadığını söyleyebiliriz. Tam aksine, farklılığın hayatın bir kanunu olduğu söylenebilir. Yine de toplum halinde yaşayan insanların birbirini özgür kılan, aynı zamanda engelleyen yaşam alanları vardır. Bunu ihlal etmemek ve hayatın çeşitlemelerinde boşlukta kalan felsefecilere emsal teşkil etmek adına bir şeyler söylenebilir. Hayatın işleyişi onu fark edenleri şaşırtır. Hayatı sorgulayanlar hayat mekanizmasının karmaşıklığı karşısında hayrete düşer. Hayatı gözlemleyenler parçası oldukları bütüne karşı yabancılaşırlar. Aslında yabancılaşmayı fark ederler de denebilir. Çünkü insanlık doğada yabancılaşmış, filozof da insanlığa yabancılaşmıştır. İtkilerle sürüklenen kalabalıklara eleştirel bakmıştır. Felsefi bakış açısı çoğunluğun dışında olmuştur. İnsanların çoğunlukla sürüklenen kesimden olması, sorgulayan ve şüphe duyan felsefe etkinliğini sürülerden uzak eylemiştir. İnsanlara dışarıdan bakan ve onu tasvir eden felsefeye güvenebiliriz. Felsefe insanın nasıl yaşaması gerektiğine dair öğütler verebilir. Bunu da filozofların hayatına bakarak tahlil edebiliriz. İnsanı çözümleyen felsefe, bir yaşam tarzı olarak örnek alınabilir. Filozofların hayatı, hayatın nasılı hakkında birincil örnektir. Filozof, hayatı idame ettirecek ihtiyaçlar dışında tüm edimlerden vazgeçmiştir. Öyle ki: zeki, bilge, usta gibi ünvanları dahi bırakarak, Filozof -Bilgelik sever- adını edinmiştir. Filozofun şahsiyetinde hayatı nasıl yaşamak gerektiğini görebiliriz. Tabi bunlar bir gereklilikten ziyade, alternatif sunmak şeklindedir. Olması gereken, ideal bir yaşam tarzı yoktur. Farklı yaşam tarzlarımızın olması, ayrı bireyler olarak var olmamız, hayatlarımızın nedenidir. Nasıl yaşamak gerektiğini merak edenleri sorgulamaya sevk etmek bu yazının nedenidir. Birliktelik Herkesin farklı şekillerde yaşaması doğal durumdur. Ancak toplum halinde yaşayan insanın öteki bireylere karşı sorumluluğu vardır. Eski çağlardan beri, doğuda taoizm, budizm; batıda kinikler, stoacılar bu sorumluluğa işaret etmiştir. Genellikle münzevi hayatlar süren filozoflar da diğerlerine saygılı olmayı öğütlemiştir. Diğerleri derken yalnızca insanlar da değil, doğayla uyumlu olmak gereği vardır. İnsan kendinden başkasını rahatsız etmeyecek şekilde yaşamalıdır. Başkalarının varlığına saygılı olma, hoşgörülü davranma, en önemli önceliklerdir. Ancak birlikte varız. Tüm varlıklar birbirine bağlıdır. İnsanın doğadaki elementlerden oluştuğunu, onların da yıldızlardan geldiğini unutmayalım. Hayatı nasıl geçireceğimize dair ilk önceliğimiz birlik anlayışıdır. İnsan tek başına insan değildir. Hiç tek başına olmamıştır. Olamaz da. Hayatı nasıl yaşamalı sorusuna verilecek cevaplardan birincisi “birlikte” olmaktır. Bu, çevreye karşı sorumluluğumuzdur. İkinci öncelik de kendimize dair sorumluluktur. Birey olarak yaşamanın bir sebebi vardır. Biz hayatın farklı deneyimleriyiz. Ayrı birer bütün olmamızın sebepleri vardır. Farklılık ve deneyim hayatın bilinen en belirgin özellikleridir. İnsan, farklılık yaratmada doğadan bir hayli ayrılmış vaziyettedir. Milletler, aileler, gruplar, fikirler derken kendi dünyalarımızı oluşturmuş durumdayız. Doğal gidişatımız farklı olmak ve değişik yaklaşımlar sergilemektir. Farklılık Yaşama tarzımıza ilişkin ilk önceliğimiz birliktelik, ikinci önceliğimiz farklılık olmalıdır. Birbirine zıt gelse de, bu ikisi insanın hazinesidir. Toplum olarak insanlık farklılığını oluştururuz. Kişiliğimizdeki farklılık da toplumu yönlendiren, ona ivme kazandıran ve çevremizi etkileyen özelliğimizdir. Birey diğerlerinin diktesine uymamalıdır. Kendisi yargılama ve sorgulama yeteneğine sahip olmalıdır. İnsanlık tarihi toplumsal birliktelik ve bireysel farklılık sayesinde şekillenmiştir. Her şeyi düşünüp, sorgulayarak tatbik etmeliyiz. Nefret ve biat, olumsuzluğun iki belirtisidir. Birbirinden nefret eden insanlar ve sorgulamayan köleler yok olmaya mahkumdur. Başkalarının varlığına saygılı ve sorgulayıcı bireylerden oluşan toplumlar hedef olmalıdır. Hayatı çevremizle ve düşünerek yaşamalıyız. Kısaca, felsefe yapmalıyız. |
|
|
19 Mart 2024, 11:38 | #2 |
Nefes aldığımız için yaşadığımızı sanıyoruz.
________________
~ E & B ~ |
|
|
Şu anda bu konuyu görüntüleyen etkin kullanıcılar: 1 (0 üye ve 1 ziyaretçi) | |
|
|